Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011, p.1851-1867 TURKEY SEVGİLİNİN GÜZELLİK UNSURLARINDAN SAÇ VE SAÇIN ÂŞIK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Kürşat Şamil ŞAHİN* ÖZET Divan şiirinde anlatılan birçok konunun merkezinde hep sevgili vardır. Sevgili ile âşığın serüveni hiç bitmez. Sevgilinin güzelliği dilden dile dolaşır. Sevgiliyi güzel kılan vasıflardan en önemlisi ilk göze çarpan unsurlardan biri olmasından dolayı saçtır. Sevgilinin güzellik unsurlarından en çok üzerinde durulan saçın bu önemi, yüzün güzelliğini daha da artırmasından kaynaklanmaktadır. Saç, âşığı sevgiliye bağlayan ve onu çok fazla etkileyen bir özelliğe sahiptir. Saçlar, âşığı cezbeden aynı zamanda da eziyet eden özellikleriyle karşımıza çıkar. Âşıklar için saçlar yakalanmaktan, bağlanmaktan kaçılamayacak bir güzelliktedir. Âşıkların hem saça bağlanmak istedikleri hem de bağlanmaktan dolayı şikâyet ettikleri görülür. Bu makalede genel olarak saçtan bahsedildikten sonra onun âşık üzerindeki etkisini gösteren teşbih, mecaz ve tasavvurlar toplu bir şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Sevgili, âşık, güzellik, saç, Divan şiiri. AN ELEMENT OF BELOVED’S BEAUTY, HAIR, AND ITS EFFECT ON LOVER ABSTRACT There is always beloved in the center of many issues described in the Divan poetry. The adventure between beloved and lover never ends. The beauty of the beloved is talked from mouth to mouth. The most important feature in beloved is hair as it is the first striking element. This importance of hair, the most emphasized the element of beauty in beloved, stems from that it increases the beauty of the face further. Hair has a property affecting lover very much and binding lover to beloved. Hair is seen in the characteristics of suffering at the same time attracting to the lover. Hair has a beauty for lovers inescapable of being caught, being affined to. Lovers are seen both to wish to affine to hair and to complain to do so. In this article, after referring to hair in general similes, metaphors and imaginations exposing its effect on the lover are tried to be presented collectively. Keywords: Beloved, lover, beauty, hair, Divan Poetry. * Bartın Üniversitesi Türk Dili Okutmanı. El-mek: kursatsamil@hotmail.com mailto:kursatsamil@hotmail.com 1852 Kürşat Şamil ŞAHİN Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Giriş Klasik Türk Ģiirinin konuları arasında en önemli yeri sevgili teĢkil etmektedir. Klasik Ģiirde bazı istisnalar dıĢında anlatılmak istenen ne olursa olsun merkezde hep sevgili vardır ve bütün olaylar sevgili çevresinde Ģekillendirilir. Bundan dolayı da onun üzerine yazılanlar ve onu anlatmak için kullanılan sıfatlar çok fazladır. Sevgilinin pek çok uzvuyla ilgili benzetmeler yapılmasından dolayı Ģairler için bir rehber hizmeti görmek üzere sevgilinin fiziğiyle ilgili unsurları toplu bir Ģekilde gösteren eserler kaleme alınmıĢtır (Akün 1994, 416). Bu eserlerden en önemlisi ġerâfettin Râmî‟nin Enisü‟l – UĢĢâk‟ıdır. Eserde sevgiliyle alakalı 19 unsurdan bahsedilmiĢtir 1 . Kutbiddin Ahmed‟in Hevesnâme‟si Râmî‟nin eserine nazire olarak yazılmıĢtır. (Atay 2003, 21) Kutbiddin Ahmed, tasvir edilen uzuvların sayısını artırarak 26 unsurdan bahsetmiĢtir. 2 Yine genel hatlarıyla Râmî‟nin eserine bağlı olan Mu‟îdî‟nin Miftâhu‟t-TeĢbîh‟i 21 3 (Erünsal 1998, 215–272), Sürûrî‟nin Bahrü‟l-Maârif‟inin „TeĢbîhât ve Mesâ‟il-i Enîsü‟l-UĢĢâk Beyânındadır‟ baĢlıklı bölümünde 28 4 (ġafak 1997, 217–235) unsurdan bahsedilmiĢtir. Benzetmeler sözlüğü olarak değerlendirilebilecek bu eserlerin dıĢında sevgilinin güzellik unsurlarından müteĢekkil mesneviler de vardır. Tâcîzâde Cafer Çelebi Hevesnâme‟sinin 3436–3632. beyitleri arasında sevgilinin güzelliğiyle alakalı 33 unsurdan bahseder 5 (Atay 2003, 73–78). Konumuzla alakalı yazılmıĢ olan Hassân‟ın Farsça‟dan tercüme ettiği Mihr ü MüĢterî (1431) 27 6 , Kara Fâzlî‟nin Gül ü Bülbül‟ü (1553) 28 7 unsura değinen mesnevilerdir. Manastırlı Celâl‟in Hüsn-i Yûsuf adlı eseri her biri sevgilinin güzellik unsurları üzerine yazılmıĢ 29 gazelden oluĢmaktadır. Eser sevgilinin güzelliği ile ilgili 22 8 unsurdan bahseder (Aksoyak 2007, 11). Celâl, konuların tertip sırasında Enîsü‟l-UĢĢâk‟ı esas almıĢtır. Hüsn-i Yusuf‟u diğer mesnevilerden farklı kılan yönü konunun iĢlendiği bölümde mesnevi nazım biçimi yerine 29 gazel yerleĢtirilmesidir (Aksoyak 2007, 14-15). Bahsettiğimiz bu eserlerdeki güzellik unsurlarını Ġ. Hakkı Aksoyak tablo halinde göstermiĢtir. Tâcizâde Cafer Çelebi‟nin Hevesnâmesi üzerinde çalıĢma yapan Hakan Atay, sevgilinin güzellik unsurlarını bir tablo ile belirlemiĢ. Bu çalıĢmaya Ġ. Hakkı Aksoyak ġerafeddin Râmî‟nin Enisüsü‟l-UĢĢâk ve Manastırlı Celâl‟in Hüsn-i Yusuf‟undaki güzellik unsurlarını eklemiĢtir. Biz de yüksek lisans tezimizde bu yapılan çalıĢmalara Muhittin Eliaçık‟ın Bavyera Devlet Kütüphanesi‟nde bulduğu güzellik unsurlarıyla ilgili risaleyi 9 eklemiĢtik. Daha sonra Eliaçık, Hüsam bin Mustafa el-Belgradî‟ye ait olduğu düĢünülen risalenin Miftâhü‟t-TeĢbih‟ten intihal olma ihtimalinin bulunduğunu açıklamıĢtır (Eliaçık 2009, 239–280). 1 Bu unsurlar şunlardır: Saç, alın, kaş, göz, kirpik, yüz, ayva tüyü, ben, dudak, diş, ağız, çene, boyun, göğüs, kol, parmak, boy, bel, baldır. 2 Hüsn ü cemal, ışk, muy, cebin, ebrû, çeşm, müjgân, gamze, ruhsâr, bînî, hat, hal, leb, dendân, dehân, zenehdân, gerden, ber ü pistân, sâid ü dest ü bâzû, engüşt ü Benân, kadd ü kâmet, miyân, sâk, beden ü endâm, zât-ı mahbûb, kelâm. 3 Mûy, gûş, cebîn, ebrû, çeşm, bînî, müje, rûy, hat, hâl, leb, dendân, zenehdân, gerden, sîne, engüşt, sâid, kadd, miyân, sâk. 4 Hüsn ü cemâl, ışk u hâl, kâkül ü zülf, alın, kulak, kaş göz, kirpik, gamze, yüz, burun, hat, kara ben, dudak, dendân, ağız, dil, enek, boyun, göğüs, bilek, parmak, boy, bil, incik, mecmû-ı azâ, zât-ı mahbûb, söz. 5 Kâmet, mû, cebîn, ebrû, çeşm, müjgân, zülf, gûş, ârız, hâl, ruhsâr, bînî, dehen, leb, dendân, zebân, zekân, gabgab, gerden, sîne, bâzû, sâid, kef, puşt-ı dest, asâbi, nâhunhâ, batn, nâf, miyân, pehlû, rân, sâk, kadem. 6 Saç, kaş, göz, bînî, yanak, gûş, leb, dehân, dendân, dil, zenehdân, gabgab, gerden, dûş, bâzû, bilek, dest ü sâid, el, parmak, dırnak, ber, pehlû, şikem, nâf, pûşt, kad, bil. 7 Zülf, kâmet, pişânî, ebrû, çeşm, gamze, müjgân, bînî, ruhsâr, hâl, gûş, leb, dehân, zebân, dendân, gabgab, zekân, gerden, bâzû, sâid, dest, engüşt, nâhun, sine, miyân, nâf, sâk, pây . 8 Kâkül, zülf, cebîn, ebrû, çeşm, müje, gamze, ârız, ruh, gûş, leb, dehen, zekân, gabgab, gerden, sîne, miyân, dest, said, pây, ser ü pây, kâmet. 9 Risaleye dair ayrıntılı bilgi için bkz. Eliaçık 2008, 57–67; Eliaçık 2009, 239–280 Sevgilinin Güzellik Unsurlarından Saç ve Saçın… 1853 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Sevgilinin güzellik unsurları etrafında oluĢturulmuĢ Ģiir mecmuaları da vardır (Gürbüz 2010, 245). XVI. yüzyılda Kâbilî‟ye ait olduğu sanılan Sultân-ı Hûbâna Münâsib EĢ‟ar 10 ile XVIII. Yüzyılda Lâzikîzade Feyzullah Nâfiz‟in Letâifü‟l-Hayâl 11 adlı eseri bu geleneğe güzel bir örnektir. Yukarıda saydığımız eserlerin tümü genelde sevgilinin fiziksel özelliklerini ağırlıklı olarak iĢlemiĢtir. Aralarındaki farklar söz, aĢk ve iĢve gibi hususiyetlere değinme noktasındadır. Bu eserlere ve yapılan divan tahlili çalıĢmalarına baktığımızda üzerinde en fazla durulan unsurun saç olduğu görülür. Bundan dolayı yapılan pek çok çalıĢmaya önce saç ve saça ait benzetmeler verilerek baĢlanmıĢtır. 12 Mu‟îdî, güzellik mülkünün baĢkanı mûydur. Onun üstünde nesne olmadığı için ilk önce saçın sıfatları üzerinde durduğunu söylüyor (Erünsal 1998, 224). ÇalıĢmalarda genel olarak Ģekil, renk ve koku yönünden saç ele alınmıĢ, birtakım benzetme ve mecazlardan hareketle saçın Ģiirde nasıl kullanıldığı üzerinde durulmuĢtur; fakat saçın âĢık üzerindeki etkisini belirten ifade unsurları toplu olarak değerlendirilmemiĢtir. Makalemizde bunlar da göz önünde bulundurularak saçın âĢık üzerindeki etkisi ve Ģiirdeki yansıması üzerinde durulacaktır. Klasik Türk Ģiirinde sevgili için olmazsa olmaz unsurların baĢında saç gelmektedir. Sevgilinin güzelliğini büyük ölçüde sağlayan saçtır. Saç olmazsa güzellik olmaz. Saç insan vücudunun en üst noktasında bulunur ve ilk göze çarpan unsurdur. Bu bakımdan pek çok yönleriyle Ģiirlerde ele alınmıĢtır. Saçı anlatmak için kullanılan sıfatlar çok çeĢitli ve boldur. Klasik edebiyatımızda saç; zülf, kâkül, turra, gîsû, mû(y), külâle, perçem gibi yakın anlamlar ihtiva eden kelimelerle ifade edilir. Râmî, sevgilinin gül bahçesini andıran yanağına halkalanmıĢ yatan yılanı (Râmî 2005, 15); Mu‟îdî ise dolunayı örten bulutu andıran saça zülf dendiğini ifade eder (Erünsal 1988, 224). Zülf, „gece yarısı‟ anlamına gelmekte olup, saçın tek parçasına verilen isimdir 13 . Zamanla saçın anlamını ihtiva etmiĢtir. Zülf dendiği vakit doğrudan saç akla gelmektedir (Arı 1987, 62). ġemseddin Sâmî zülf için mahbube saçı, alelhusus yüzün iki tarafında sarkan saç bölükleri; zülfe için de bazı Ģeylerin tepesindeki püskülcük, bayrak olarak açıklama yapmaktadır (ġemseddin Sâmî 1996, 282). Kâkül alna dökülen, alında halkalanan saç; gîsû omuza dökülen saç, uzun saç, kadınların arkalarında saldıkları örgülü, örgüsüz uzun saç; mû(y) kıl, saçın teli, saç; perçem alna dökülen halkalanan saç, tepede bırakılan saç, püskül; turra alna dökülen saç, lülelenmiĢ saç; külâle kıvırcık saç, kâkül, çiçek destesi anlamlarına gelmektedir (Ġpekten 2000, 175). Bu unsurların saçın değiĢik yönlerini anlatmak için kullanıldıkları görülmektedir. Her biri saçın farklı bir görünüĢüne iĢaret etmiĢ ve zamanla saçın belirli Ģekillerinin ismi olmuĢtur. ġairlerin bu kavramların tamamını Ģiirlerinde kullanmaları bunlar arasındaki farklılıkları bildiklerini gösterir. Bazı beyitlerde bunların karĢılaĢtırıldığını bile görürüz. ġeyh Gâlib turrayı zülfün yanında eğitim gören bir çocuğa benzetir: Mektebde ağzı misk kokar tıfl-ı turre kim Zülfünden ilm-i sihr içün âheng-i çîn eder ġeyh Gâlib, 62. G./6 14 ġairler tarafından üzerinde en çok durulan ve en beğenilen saç Ģekli zülftür. ġiirlerde o kadar çok kullanılmıĢtır ki artık saç dendiği vakit zülf akla gelir olmuĢtur. Yaptığımız küçük bir araĢtırmayla Ģu sonuca ulaĢtık: ġeyhî zülf kelimesini divanında 116, Fuzûlî 108, Bâkî 185, Nef‟î 78, Nâilî 129, 10 Ayrıntılı bilgi için bkz. Gürbüz 2011, 242–257. 11 Ayrıntılı bilgi için bkz. Demir 2009, 64–66. 12 Söz konusu çalışmalar için bkz. Çavuşoğlu, 2001: 118-137; Kurnaz, 1996: 214-231; Sefercioğlu ,2001: 147-161; Tarlan, 2004: 67-93; Tolasa, 2001: 159-184. 13 Zülf ve şekilleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Tanyıldız 2009, 979–990; Gökhan 2006, 147- 165. 14 Metin içinde kullanılan kısaltmalar şu şekildedir: G.: Gazel, K.: kaside, Kt.: kıta, Msmt.: musammat, Tcb.: terci bend, s.: sayfa. 1854 Kürşat Şamil ŞAHİN Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Nedîm 82, ġeyh Gâlib 122, Enderunlu Vâsıf 90 defa kullanmıĢtır. Diğer unsurlarla kıyaslandığında zülfün çok önde olduğu görülür. ġeyhî: perçem (5), turra (5), mû(y) (1); Fuzûlî: mû(y) (12), kâkül (11), gîsû (7), turra (6); Bâkî: turra (30), kâkül (18), mû(y) (13), gîsû (9), külâle (2); Nef‟î: turra (36), gîsû (13), kâkül (10), perçem (8), mû(y) (5); Nâilî: turra (37), kâkül (25), gîsû (10), mû(y) (10), külâle (1); Nedîm: kâkül (20), gîsû (19), turra (12), mû(y) (10), perçem (6); ġeyh Gâlib: perçem (50), kâkül (31), turra (14), gîsû (12), mû(y) (4); Enderunlu Vâsıf: gîsû (34), perçem (28), turra (19), kâkül (11), mu(y) (2), külâle (1) olmak üzere divanlarında saçın değiĢik Ģekillerini kullanmıĢlardır 15 . Görüldüğü gibi zülf dendiği vakit bütün bir ihtiĢamıyla saçın anlaĢılması; Ģairlerin Ģiirlerinde en fazla ona yer vermelerindendir. Sevgiliye ait diğer güzellik unsurları arasında da saç Ģiirlere en çok konu olandır. Tahlil çalıĢmaları arttıkça Ģairlerin sevgiliye bakıĢ açıları daha da netlik kazanacaktır. Her Ģair sevgiliyi aynı gözle mi görmüĢtür, yoğunlaĢma noktaları nelerdir gibi sorulara yanıt verebilmek ve üslup farklarını ortaya koyabilmek için tahlil çalıĢmalarının yapılması gereklidir. Saça ait benzetmeleri genel olarak dört baĢlıkta toplamak mümkündür; fakat bunlar arasında kesin bir ayrım yapmak zordur. Bir benzetmede Ģekil, renk, koku ve eylem unsurlarının tamamı olabileceği gibi iki veya üç yönden de benzerlikler düĢünülebilir. Bu sebeple en kuvvetli yön göz önüne alınarak benzetmeler tasnif edilmeye çalıĢılmıĢtır. Edebiyatımızda Ģairlerin saçla ilgili kullandıkları benzetme ve tasavvurlardan kısaca bahsetmekte fayda var. Saça ait benzetmelerde Ģekle ait hususiyetlerin ön planda olduğu görülür. ġekil yönüyle saç: Ġp (resen, riĢte, risman, silk, Ģikâl), bem, deste, fitil, târ, tel, zincir, silsile (müselsel), ca‟d, pîç (pîçtâb), dâm, kemend, dâr, urgan, ağ, olta, bend, halka, asa, beste, çember, çengel, girih, ham, hamîde, kıl, kullâb, lenger, nısf daire, pençe, ukde, girdap, sümbül (sümbül bahçesi, tarh), üzüm salkımı, bîd (söğüt), reyhan, Ģebbû(y), Tûbâ, berg, gül bahçesi, leylakzâr, ĢimĢâd, yılan (mâr, ef‟î, su‟bân), ejderhâ, timsah, akrep, aba, Kâbe örtüsü, seccâde, nikâb, rikâb, perde, hicâb, atlas, destâr, harîr, kâle (kumaĢ), sebz-pûĢîde, bâl ü per, abnus, câme (elbise), hırka, zırh, dâmen (etek), fûtâ ( peĢtamal), dümdâr, semmur (kürk), âb-ı revan, yol, tûl-i emel, uzun ömr, hikâye, kıssa, efkâr, cadde-i teselsül, dıraz, güneĢ ıĢıkları, tâb, zer-hal, mahz-ı can, mutarra, revnak, bağban, nakkaĢ (nakĢ), mıstar (cetvel), cedvel çeken, perdedâr, müderris, sultan, haberci, server, tıfl, ziver, Timur, niĢancı, sayyâd, ârâyiĢ-i ruhsâr, dest-i niyâz, dest-i tedâvül, çevgan, tespih, hamayil, rahle, kandil, âvize, fitil, râyet, tuğ, perçem, mızrak (nize), sancak, cim, dal, lâm, merdiven, nal, üzengi, kılıf, dütâ, kat kat, ibriĢim, nigûn bürîde (kesilmiĢ), kalem, kafiye, lika tuğra, yazı (hat), nüsha, sah, lefîf, mahĢer, halvetgah, mabed, meva, meĢar, nüzhetgeh, fitne, belâ, ahd, müĢkil, çeng, bulut (ebr), gölge (sâye), dûd (duman, duhân), dalga (mevc), pas (jeng), hâle, cârub (süpürge), çalı çırpı, göz, el, avuç, yara, ev, kafes, yuva (aĢiyan), çadır (çetr, hayme), gölgelik, pencere, kilit, anahtar, kuĢ, Ģehbaz, hümâ, karga, kırlangıç, tavus, Ģeh-per, kanat, ġebdîz (Hüsrev‟in atı ), mur, perrin, Ģahin, güvercin, menzil, memleket, Çin, ordu, çeri, kafile, tabur, zünnar, haç (salîb), micmer, papaz (kıssîs) gibi kelimelerle nitelendirilmiĢtir. Saç çoğunlukla siyah olarak ele alınır. Bu siyahlıktan hareketle aya ve güneĢe benzeyen yüz arasında bir tezat yapılır. Saçın siyahlıkla ilgili pek çok kelimeyle tavsif edildiği görülür. ġairlere göre siyahtan baĢka daha güzel bir renk yoktur. Renk bakımından: Gece (leyl, Leylâ Ģeb, Ģâm, akĢam), ûdî, duman (dûd, duhân), sâye ( gölge, gölgelik), sebzgûn semâ, ebr (bulut, sehâb), karga (gurâb), Hindû, Kara Bağ, Karaman, Frengistan, Kâfiristan, siyah (kara), tîre, deycûr, papaz ( kıssîs), midâd, sevâd, zerd, sevda, harf, hat, göz bebeği, zindan, zulmet, belâ, kâfir, küfr vb. kelimeler kullanılmıĢtır. Saç için siyah renk vazgeçilmez bir özellik olsa da zaman zaman sarı saçtan bahseden Ģairler de olmuĢtur. Divan Ģairinin dünyasında güzel için sarıĢınlık âdeta yasak renktir. ġairler, sarı rengi solgun, bitkin ve hastalıklı yüzlerini ifade etmek için kullanmıĢlardır (Köksal 2002, 165). 18. yüzyıl Ģairlerinde “sarı 15 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Şahin 2009, 14–68 Sevgilinin Güzellik Unsurlarından Saç ve Saçın… 1855 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 saç”a daha fazla tesadüf ediyoruz. 16 Divan Ģiirine pek çok yenilikler getiren Nedîm‟de bunun en güzel örneklerini görmek mümkündür. Sevgilinin saçı ve güneĢ arasında bir benzerlik kurmuĢtur: HurĢîd pençesin mi takınmıĢ cebînine Ol zülf-i zerdden dökülen terler midir Nedîm, 35 G./3 Zerd kelimesiyle renk ve parlaklığından dolayı ilgi kurulur. Kelimenin sarı, halka halka örülmüĢ savaĢçı zırhı (Devellioğlu 1998, 1180) anlamlarını ihtiva etmesi de düĢünülerek Ģiirlerde kullanıldığı görülür. Zer-hal ve sırma kelimeleri de kullanılmıĢtır. ġairler; saçın parlaklığından da bahsetmiĢler ve tâb, harîr, zerd, garra, ahter-i elmas gibi kelimelerle saçı anmıĢlardır. Sevgilinin uzuvları ile memleketler arasında tevriye yoluyla iliĢki kurulması sıkça karĢılaĢılan bir durumdur. Bunlar arasında nadir görülen bir benzetme de Saruhan-saç iliĢkisidir (Köksal 2002, 167). ġairler tarafından ağarmıĢ, beyazlamıĢ saçtan da bahsedilmiĢtir. Bu tür ifadelerde sevgili değil âĢıkların kendi durumları anlatılmaktadır. YaĢlılığın ve ömrün sonuna gelindiğinin veya çok fazla çekilen üzüntü ve ıstırabın bir neticesi olarak kullanılmıĢtır (Öztoprak 2004, 256). Saçın kokusu ile ilgili olarak doğrudan koku anlamını ihtiva eden bû(y), nükhet, Ģemîm, nâfe, nefhâ, râyiha kelimeleri ile abîr, gâliye, menekĢe, gül, karanfil, misk (müĢg), nesîm, reyhân, semen, yasemen, sümbül, Ģeb-bû (Ģebboy), tîb, amber, micmer, ıtr, attâr (dükkân-ı attâr, tabla-i attâr), Çin, Hıta (Hatâ), Hoten (Huten), Tibet, müĢg-i Buhâra, Tâtâr vb. kelimeler kullanılır. Saydığımız yer isimleri misk ahusunun yaĢadığı bölgeler olmasından dolayı sıkça zikredilir. Saçın kokusuyla alakalı pek çok benzetme yapılır; ama onun kokusu bu sayılanların hepsinden üstündür. Edebiyatımızdaki önemli bazı Ģairlerin saç ile ilgili en fazla kullandıkları benzetme unsurlarına kısaca değinmekte fayda var. ġeyhî Divanı‟nda: zülf (116), müĢg-misk (27), sünbül (14), çîn (15), anber (11), silsile (8), benefĢe (7), dâm (7), kemend (7), mu‟attar (6); Fuzûlî: zülf (108), perîĢân (21), sünbül (15), mû(y) (12), kâkül (11), târ (11), müĢg (11), zincir (9), anber (8), hâm (7); Bâkî: zülf (185), sünbül (49), müĢg-misk (39), turra (30), bend (23), kâkül (18), anber (16), siyah (16), kemend (13), mû(y) (14); Nef‟î: zülf (78), turra (36), hâm (17), gîsû (13), sünbül (10), perîĢân (10), kâkül (10), belâ (10), fitne (9); Nâilî: zülf (129), turra (37), kâkül (25), dâm (18), sünbül (14), tâb (11), hâm (11), müĢg (11), bûy (10), perîĢân (10); Nedîm: zülf (82), sünbül (23), kâkül (20), gîsû (19), turra (12), çîn (11), mû(y) (10), siyah (10), hâm (7), zincir (7); ġeyh Gâlib: zülf (122), perçem (50), kâkül (31), sünbül (20), siyah (19), turra (14), küfr-kâfir (13), gîsû (12), pîç (9), müĢg-misk (9); Enderunlu Vâsıf: zülf (90), sünbül (42), gîsû (34), Ģeb-bû-Ģebboy (28), perçem (28), turra (19), kâkül (11), siyah (21), perîĢân (10), Ģeb (7) benzetmelerini ağırlıklı olarak kullanmıĢtır. 17 ġairlerin sevgiliye bakıĢ açılarını, sözcük ve duygu dünyalarını anlayabilmek için bu tür çalıĢmaların yapılması lazım. Biz, edebiyatımızdaki önde gelen bazı Ģairlerin divanlarından hareketle böyle bir çalıĢma yapmayı denedik. ÇalıĢmaların sadece divanlarla sınırlı kalmayıp Ģairin bütün eserlerini kapsaması gerekmektedir. Ancak, o zaman Ģairle ilgili doyurucu sonuçlara ulaĢılabilir. 16Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Köksal 2002, 161–168. Çalışmada, şairlere ait farklı söyleyişlere değinilmektedir. Sarı saç ve mavi göz ile ilgili örnekler sunulmuştur. 17 Burada sadece ilk on benzetmeye değinilmiştir. Bu konu yüksek lisans tezimizde ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Tezde, bahsi geçen şairlerin saçı tavsif etmek için kullandıkları kelimeler ve kullanım oranları verilmiştir. Genel hatlarıyla şairlerin saça bakış açısı ve sevgili algısı gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Büyük bir titizlikle divanlar taranmış ve konumuzla alakalı olan beyitler tespit edilmiştir. Verilen sayısal değerlerde, sonuçları çok fazla değiştirmeyecek ufak hatalar yapılmış olabilir. Bu ve buna benzer yanlışlar için siz değerli araştırmacıların hoşgörüsüne sığındığımı bir kez daha ifade etmek isterim. 1856 Kürşat Şamil ŞAHİN Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Saçın ÂĢık Üzerindeki Etkisi Saç için sevgilinin güzellik unsurlarından en üstün tutulanı, güzellik ülkesinin baĢta bulunan padiĢahı ve sevgilinin âĢığa en çok tesir eden güzellik unsuru olduğunu vurgulamıĢtık. O, dağınık, karıĢık, kıvırcık ve örülmüĢ Ģekli, uzunluğu, siyah rengi ve kokusuyla birçok unsurla benzerlik gösterir (Pala 1999, 336). Saça ait benzetme ve mecazlar tasnif edilirken Ģekil, renk ve koku hususiyetlerinin dıĢında saçın âĢık üzerinde yaptığı etkiyi ifade eden kelimelerle de anıldığı görülür. Klasik Ģiirde sevgilinin âĢığa veya âĢıklara karĢı olan tavrında en büyük yardımcısı olarak saçı görmek mümkündür. Saç; rengi, kokusu ve Ģekliyle âĢıklar üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. ġairler bu benzetmelerin dıĢında onun yarattığı etkiyi ifade etmek için farklı kelimelerle de saçı anmıĢlardır. Anılan bu kelimelerin bazen saçın görünümü ve rengiyle ilgili çağrıĢımlar uyandırdığı görülür. Bilindiği gibi klasik Ģiirin en büyük hususiyetlerinden birisi de çağrıĢım dünyasının zengin olmasıdır. ÂĢık üzerindeki etkisini ortaya koyan teĢbih, mecaz ve hayalleri Ģu Ģekilde inceleyebiliriz: 1. Belâ, âfet, fettan, fitne (ceyş-i fitne) Bu benzetmelerde renk özelliği de düĢünülmüĢtür. KargaĢa sonunda bela kaçınılmazdır. Saçın rengi ve çokluğu sebebiyle kesret oluĢu, fitne, bela, âfet, fettan gibi unsurların kesretle ilgisini de çağrıĢtıracak Ģekilde Ģiirde kullanıldığı görülür. ġeyhî, sevgilinin kıvrımlı saçlarını boynuna dolamasını belâ tuzağına yakalanmaya benzetir. Klasik Ģiirde âĢıkların gönüllerinin sevgilinin saçına asılıp kalması, üzerinde çok durulan tasavvurlardandır. ġeyhî, saçın sevdasından dolayı âĢığın çılgına döndüğünü ve derbeder olduğunu ifade ediyor: Müselsel zülfü boynuma salaldan bend-i sevdâyı Belâ dâmında ser-gerdân benim rüsvâ vü Ģeydâyî ġeyhî, 199. G./1 Saçlar, âĢıklar arasında kargaĢa çıkarır, ortalığı karıĢtırır, kıyametler koparır. Nedîm, sevgilinin kıvrımlı zülfünde fitnenin bağlanmıĢ olduğunu söyler: Dedim ki ey ham-ı zülfünde fitne der-fitrak Kenâr-ı nevk-i müjende kiriĢme der-çengal Nedîm, 8. K./35 Yine Nef‟î bir Ģiirinde sevgilinin saçlarında fitne gizlenmiĢ olmasaydı gönlün fettan kâküle bağlanmayacağını söyler. ÂĢığın gönlünde fitne ve kargaĢaya sebep olduğu için fettandır: Olmazdı dil o kâkül-i fettâna giriftâr Bin fitne nihân olmasa zîr-i külehinde Nef‟î, 109. G./2 2. Perişan, pejmürde, harap, tarumar, derhem, jülide, keşmekeş, şikeste, müzmahil, aşüfte, âşık, âvâre, serkeş, derviş Saçın bu unsurlarla anılması, çoğunlukla âĢığın gönlünün dağınıklığı ile alakalıdır. ÂĢığın parça parça olmuĢ gönlü, sevgilinin saçlarına takılı olarak nitelendirilir. Sevgilinin saçlarını toplaması ve düzeltmesi âĢıkların parçalanmıĢ gönüllerini bir araya getirecektir. Hem sevgilinin saçları hem de âĢıkların gönülleri dağınık ve periĢandır. Sevgilinin dağınık saçlarını görünce âĢıkların eli ayağı Sevgilinin Güzellik Unsurlarından Saç ve Saçın… 1857 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 tutulur. Nâilî, sevgilinin dağınık saçını görmeden ölen âĢığa bir avuç kabir toprağının kıyamete kadar ağır bir yük olacağını belirtir: Eger olmazsa perîĢânî-i zülfün rûzî HaĢre-dek bâr-ı girândır bir avuç hâk bana Nâilî, 4. G./5 ġeyhî, sevgilinin aya benzeyen yüzüne inmiĢ olan dağınık saçları ayın yüzeyindeki tozlara benzetir: Hasretiyle özünün yüzünü jeng eyledi ay Gördü kim gün yüzüne zülf-i perîĢân dökülür ġeyhî, 68. G./3 Saçlar dağınıklığı ve karmakarıĢık Ģekli dolayısıyla pejmürde olarak nitelendirilir. ÂĢıkların gönlü her zaman dağınık ve periĢandır. Bu dağınıklık âĢıkların uykusuna bile yansır. Onlar sevgilinin hasretinden uyuyamazlar. Onların uykularını kaçıran diğer bir sebep de kıskançlıktır. Nedîm, âĢıkların uykusu ile sevgilinin saçları arasındaki iliĢkiyi Ģu Ģekilde ifade ediyor: Saçı fütâdesinin hâbı gibi pejmürde Nigâhı âĢıkının hâtırı gibi efgâr Nedîm, 7. K./5 ÂĢık bir cambazdır. O, çektiği acıdan dolayı incelip kıl kadar olur nice çemberlerden geçer; fakat sevgilinin saçlarının aĢkından geçemez. Geçmelü oldı gönül za‟f ile çenberlerden Ne hevâdur bu ki ol zülf-i dü-tâdan geçemez Necâtî, 10. G./2 Sevgilinin kıl kadar ince olan saçları, âĢıkların kıl kadar incelip zayıflamasına sebep olur. Güzelin saçının arzusuyla âĢık kendinden geçer, Ģuuru kaybolur. O, saç için canını vermekten çekinmez. Bak ne çenberlerden eylermiĢ güzer cân-bâz-ı aĢk Halka halka bend-i zülfü târümâr olsun da gör ġeyh Gâlib, 12. Kt./2 Sevgilinin saçlarının âĢıklar üzerinde bıraktığı etkiyi ve sevgilinin saçlarının yapısını anlatmak için, çıldırırcasına seven, bu yüzden periĢan bir halde, azgın ve baĢtan çıkmıĢ deli gibi olan anlamlarına gelen aĢüfte, serkeĢ, sevda, âĢık vb. kelimelerin kullanıldığı görülür. N‟ola ta‟yin etse zabt-ı mülk-i hüsnü gamzeye Zülfü bir âĢüfte-i ser-der-hevâdır n‟eylesin Nef‟î. 91. G./3 1858 Kürşat Şamil ŞAHİN Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Saçlar sevgilinin yanağını kapatır ve bu durum âĢık için dayanılmaz bir acı kaynağıdır. ÂĢık saçlardan dolayı güzelin cemalini göremez. Hem sevgilinin yüzünü görmek hem de sevgilinin saçlarına bağlanmak âĢıklar tarafından arzu edilen bir durumdur. Fuzûlî‟nin aĢağıdaki beytinde zülfün sevdasının âĢığı ayaklar altına aldığından bahsedilir: Mihr salmazsan bana rahm eylemezsen bunca kim Sâye tek sevdâ-yi zülfün pây-mâl eyler beni Fuzûlî, 294. G./2 Saçın dağınıklığını duymayan bilmeyen kalmamıĢtır. Fuzûlî saçı divane bir âĢığa benzetmiĢtir: Ruhun devrinde bir divânedir sevdâlı zülfün kim PerîĢânlıkdan olmuĢ ben kimi meĢhûru devrânın Fuzûlî, 162. G./2 3. Tarrar, mekr, kec-bâz, kec ü mec, aşub u yağma ÂĢıkların gönlünü çalması nedeniyle saçlar yankesici ve hırsız olarak nitelendirilir. Saçlar gönül hırsızıdır. Fuzûlî‟nin Derd çekmiĢ baĢım ol hâl-i siyeh kurbânı Tâb görmüĢ tenim ol turra-i tarrâra fidâ Fuzûlî, 7 G./2 dediği beytinde tuzak olarak nitelendirilen sevgilinin benleri ile hileci olarak değerlendirilen saçların âĢığı avlaması dile getiriliyor. ÂĢık bu durumdan memnundur. Bilindiği gibi benlerin gönül kuĢunu avlamaya çalıĢan tuzağa konmuĢ yem olarak tasavvuru divan Ģiirinde çokça dile getirilir. ÂĢıklar üzerindeki etkisi ve yarattığı kargaĢa dolayısıyla saçlar, hilekâr olarak vasıflandırılır. Sevgilinin saçları âĢıkların gönlünü hile ve oyunlarla ele geçirir. Saçların bu hilede yalnız olmadığını görüyoruz, sevgilinin diğer unsurları da buna yardımcı olmaktadır. Bâkî, bunu Ģu Ģekilde ifade ediyor: Alınmazdı gönül yâr olmayaydı Ser-i zülfün gibi kec-bâze ger ruh Bâkî, 33. G./3 KargaĢalık yaratmak sevgilinin en önemli vasfıdır. ġeyh Gâlib söz söylemenin amacı mana, turranın amacı ise kargaĢa yaratmaktır diyerek sevgilinin saçlarının âĢıklar üzerindeki etkisini Ģöyle açıklıyor: Turreden âĢûb u yağmadır garaz Lafzdan zîrâ ki ma‟nâdır garaz ġeyh Gâlib, 147. G./1 Saçlar Ģekil itibariyle eğri ve çarpık olarak telâkki edilir. ÂĢıkların gönüllerini altüst eder. Sevgilinin güzellik unsurlarından kaĢ, ayva tüyleri, gamze, kirpik de saç gibi gönüllerde kargaĢaya neden olur. Bu, âĢıklar tarafından anlaĢılmayan ve hesap edilemeyen bir durumdur. Sevgilinin Güzellik Unsurlarından Saç ve Saçın… 1859 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Hat-ı Fireng gibi zülf ü ebruvân kec ü mec Ne anlanır rakam-ı mekri ne hisâbâ gelir. ġeyh Gâlib, 50. G./5 4. Câdû, efsûn, sâhir, Hârut, bî-din, kâfir, kıssîs (papaz) ÂĢıklar üzerindeki etkisi ve büyücülük özelliğinden dolayı saçların bu benzetmelere konu olduğunu görüyoruz. Divan Edebiyatında sevgilinin gözü, gamzesi, saçı ve ayva tüyleri cadılık özelliklerine sahiptir. Cadıların kötülük, zulüm, kan dökme özelliği de vardır (Pala 2000, 77). Saçların cadı ve büyücü olarak ele alınmasında sevgilinin saçının her bir kılına binlerce gönlü bağlayabilecek kabiliyete sahip olması ve büyücülükte büyü yapılacak kiĢinin saçının kullanılması etkilidir (Deniz 2004, 293). Cadıların doğaüstü güçleri olduğuna inanılır. Bâkî, sevgilinin suyu andıran yanağı üzerinde duran saçlarını bu yüzden cadıya benzetir: Görüp zülfün „izârun üzre bildüm Mukarrer batmaz imiĢ suya câdû Bâkî, 398. G./2 Yanağın güneĢ olarak ele alınması ve güneĢe yaklaĢmanın, onu tutmanın imkânsız olmasına rağmen saçın yanak üzerine inmesi, ona değmesi saçın, sâhir olarak vasıflandırılmasına da sebep olur. (ÇavuĢoğlu 1971, 115) Saçlar büyü, sihir gibi unsurlarla ve Hz. Mûsâ‟nın yılan olabilen asasını hatırlatacak biçimde Ģekil ve durum yönüyle Ģiirlerde sıkça kullanılmıĢtır. Nitekim Fuzûlî sevgilinin saçlarını büyülü bir yılan olarak değerlendirir: Zikr-i lebinde zülfüne cân oldu destres Anun kimi kim okuyup efsûn yılan tutar Fuzûlî, 72. G./3 ġeyhî, saçı Hz. Mûsâ‟nın asasına benzetir. Saçların âĢıklar üzerindeki sihirli etkisinden dolayı bu tarz benzetmeler yapılmıĢtır: Ġ‟câza saçın asâ-yı Mûsâ Ġhyâda lebin Mesîh-i Meryem ġeyhî, 3. Msmt./5 ÂĢıklar üzerindeki etkisi ve siyahlık faktörü de göz önünde bulundurularak saçların kâfir, dinsiz ve papaz gibi kelimelerle tavsif edildiği görülür. Zülfün hayali gönülden gitmez; çünkü kâfirin yaptığı bina sağlam olur. Yüz üzerindeki ayva tüylerini zülf örter. Ayva tüyleri Kur‟an yazısı olarak değerlendirildiğinde, zülfün bunu kapatması kâfirliğe delalet eder. Zülfün ucunda gönül barınamaz çünkü zülf diğer unsurlarla birleĢince kâfir çoğalır (ÇavuĢoğlu 1971, 115). Nedîm; benleri, saçları ve gözleri kâfir olarak nitelemiĢ ve baĢtan baĢa sevgilinin bütün güzelliklerini kâfiristan olarak değerlendirmiĢtir: Hâl kâfir zülf kâfir çeĢm kâfir el-amân Ser-be-ser iklîm-i hüsnün kâfiristân oldu hep Nedîm, 9. G./3 1860 Kürşat Şamil ŞAHİN Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Leb-i cân-bahĢına ser-dâde-i îkân Ġsî Kâkülü büt-kede-i perçeminin kıssîsi ġeyh Gâlib, 334. G./1 Arapçadaki anlamı bir Ģeyin üstünü örtmek olan küfr sözcüğünün diğer bir anlamı da karanlıktır. Klasik Türk Ģiirinde saç küfr, yüz iman olarak kesret-vahdet ikileminde değerlendirilmiĢtir. ÂĢık çoğu zaman kesrete bağlanıp kalır ve vahdete ulaĢamaz. Bâkî, sevgilinin dinsiz olan saçları ve cadı olan gamzesinden herkesin sakınması gerektiğini söylüyor. Bunların kimseye ulaĢmamasını diliyor: Kimseye uymasun ulaĢmasun Allâh Allâh Zülf-i bî-dîn ile ol gamze-i câdû begler Bâkî, 8. Msmt./2 Allah tarafından Hârut‟a büyü ve sihir ilmi verilmiĢtir. Verilen bu ilmi kötüye kullandığı için Bâbil‟de bir kuyuya saçlarından asılarak kıyamete kadar cezalandırılmıĢtır. Daha çok arkadaĢı Mârut ile birlikte anılır. Ahmed PaĢa‟nın ġol çeh-i Bâbil‟deki Hârût kim vasf itdiler Bu zenâhdânundaki zülf-i perîĢân olmasun Ahmed PaĢa, 251.G./8 dediği beytinde sevgilinin çene çukuru Bâbil kuyusuna benzetilmiĢ ve Hârut‟un bu kuyuda saçlarından asılarak sallandırılmasına telmih yapılarak zülf-Hârut iliĢkisi üzerinde durulmuĢtur (Deniz 2004, 293). 5. Dâm, dâr, girdâp, kemend (bend, olta, ağ, peyvend), ukde, kafes, zindan, sayyâd, Ģahbâz, Ģahin, hümâ, yılan (mâr, ef‟î, su‟bân, ejderhâ), timsah, akrep, zehr Saçlar; yakalama, tutma, bağlama, avlama ve hapsetme anlamlarına gelen unsurlarla sıkça anılır. Bu tür benzetmelerde Ģekle ait hususiyetlerin de ön planda olduğu görülür. Saçla ilgili ip, dâm, kement, dâr, urgan, ağ, olta, bend, halka, asa, beste, çember, çengel, halhal, kullâb, lenger, nısf daire, pençe, ukde vb. kelimelere ait sayısız tasavvur, teĢbih ve mecaz pek çok beyitte karĢımıza çıkar. Saçların uçlarının kıvrımlı ve halka halinde olması veya dolaĢık olduğundaki düğümleri bu benzetmelerin kaynağını oluĢturur. Bu kıvrımlardan hareketle âĢığın durumuna göndermeler yapılır. Bu özelliklerinden dolayı âĢıklar hep sevgilinin saçlarına takılıp kalır. Saç âĢığı yaĢlandırır, yüzünü kırıĢtırır. Sevgilinin saçları âĢıklar için birer tuzaktır. ÂĢıkların gönlü sevgilinin saçının tuzağına yakalanır. ÂĢığın istediği sevgiliye bağlı olmaktır. ÂĢıkların gönülleri sevgilinin saçına asılı olarak tasavvur edilir. Zülf dâm olarak ele alınınca benler, tuzak içindeki daneye, gönül de kuĢa benzetilir (Sefercioğlu 2001, 152). ġeyhî, can kuĢunun ne kadar yüksekte uçarsa uçsun güzelin saçlarına bağlanmaktan kurtulamayacağını söylüyor: Cân kuĢu yer felekte uçarsa melek-misâl Boynuna dâm-ı zülfünü salsan irer yeter ġeyhî, 18. G./4 Sevgilinin saçlarının dâr, kemend gibi unsurlarla anılmasında en önemli husus, asılma, can vermedir. Sevgilinin bu unsurlara benzetilen saçında can veren, âĢığın gönlü ve canıdır. Gönüllerin Sevgilinin Güzellik Unsurlarından Saç ve Saçın… 1861 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 aĢığın saçına asılmıĢ olarak kullanılması sıkça yapılan tasavvurlardandır (Sefercioğlu 2001, 152). ġeyh Gâlib Hallâc-ı Mansûr‟a telmihen güzelin saçlarına değmenin asılmaya neden olacağını vurguluyor: Değmesin ellerin kâkül-i dildâra sakın Sonra Mansûr gibi çıkman olur dâra sakın ġeyh Gâlib, 10. Tcb./10 Saçların düğüm olarak ele alınması Ģekil ve durum benzerliğine dayanır. Düğüm bir Ģeyi sıkıca bağlamaya yarar. ÂĢıkların gönlünün bağlanmasıyla ilgi kurulur. Ayrıca düğümün çözülecek mesele olması, saçın çözülmesi zor bir mesele olarak ele alınmasına sebep olur (Sefercioğlu 2001, 151). Yine Ģekli ve âĢıkları çekmesi nedeniyle saçlar bir girdaptır. Hem cârda sûziĢ-i hüsn hem ıztırâb-ı ebrû Hem dilde ukde-i zülf hem pîç ü tâb-ı ebrû Nâilî, 296. G./1 Dile çîn-i cebinin zülf-i pürtâbı unutturdu HurûĢ-ı mevc-i hayret bîm-i girdâbı unutdurdu Nâilî, 364. G./1 Sevgilinin saçları âĢıkların gönüllerini hapseden bir kafese benzetilir. Gönül kuĢu burada kalır. Saçların yuva olarak telâkki edilmesi bundan dolayıdır. Hâl-i hümâ-nümâsına zülfü kafeslenir Kim mürg-i ma‟nâ hâne-i mısra‟da beslenir. ġeyh Gâlib, 100. G./1 Saçın, kemend, ip, dâr gibi kelimelerle münasebeti asılma ve can verme hususlarına dayanır. ÂĢığın esir olarak değerlendirilmesi saçların bağlama özelliğini ön plana çıkarır. Saçlar âĢıkları bağlar, kendine çeker. Saç, âĢığın gönlünü yakalayan bir avcıdır: Zülfün „izâra dökme beni sayd-ı bend içün Kılmam girifte gönlümü öyle kemende bende Enderunlu Vâsıf, 90. G./7 Zülf-i dirâzın etmiĢ peyvend-i gerden-i cân Ol tıfl-ı nev-resîde yâ Rab mu‟ammer olsun Nâilî, 245. G./5 Arzû-yı dâne-i hâl-i ruhunla „âkıbet DüĢdi hayfa mürg-i dil sayyâd-ı zülfün dâmına Bâkî, 480. G./3 Karanlık ve hapsetme özelliği dolayısıyla saçlar ve çene çukuru bir zindandır. ÂĢıkların gönlü, sevgilinin zindana benzeyen saçlarında kalır ve dert çeker. Fuzûlî, aĢk ıstırabından kurtuldum fakat saçını ve çene çukurunu görünce tekrar eski çaresizliğim ve gamım peyda oldu diyor: 1862 Kürşat Şamil ŞAHİN Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Bend ü zindân-ı gam ü mihnetten olmuĢtum halâs Âh kim düĢtüm yine zülf ü zenahdânın görüp Fuzûlî, 37. G./6 Saçlar âĢıkların gönlünü avlamasından hareketle Ģahbâz, Ģahin ve hümâ gibi bazı kuĢ çeĢitleri ile anılmıĢtır. Rüzgâr tarafından uçurulması, dağılması nedeniyle benzetilir. ġeyhî, güzelin saçları için ya yanağın tavusu ya da âlemi avlayan bir Ģahbazdır diyor: Tâvûs-ı rûh mu çemen içinde perçemin Yâ kuds-i Ģâhbâz ki âlem-Ģikârdır ġeyhî. 24. G./7 Avcılığı ve uçucu olması dolayısıyla saçları Nâilî Ģahine benzetiyor: Bâl ü per açdı üstüne Ģâhin-i zülf-i yâr Bi‟llah hamâm-ı dil nice remkerde olmasın Nâilî, 268. G./3 Talih kuĢu olması nedeniyle saçlar hümaya benzetilir. Saçların gölgesi yanağa ve yüze düĢmüĢ olarak Ģiirlerde sıkça kullanılır. Saçlar yanak üzerine düĢüp ayva tüylerine mutluluk verir, ayva tüyleri yanak üzerinde bulunmalarından dolayı çok talihlidir. (Deniz 2004, 308) Ahmed PaĢa‟nın Hat mı bu yâ gönlümün tafsîl-i vasf-ı hâlidir Yâ hümâ-yı zülf-i yârun sâye-i ikbâlidür Ahmed PaĢa, 49.G./1 dediği beytinde âĢıkların sevgilinin yanağına hiçbir zaman ulaĢamamasını ve ona kavuĢmanın büyük bir talih olduğu; ayva tüylerinin yanak üzerinde olması ve bundan dolayı talihli olarak değerlendirildiği görülür. Sevgilinin saçlarının yılan olarak tasavvuru daha çok Ģekil benzerliğine dayanır. Öldürme ve yakalama özellikleri ile âĢığın içinde bulunduğu duruma gönderme yapmak için kullanılmıĢtır. Renk bakımından da bazı yılan cinsleriyle de ilgi kurulabilir. Hazinelerin harabelerde saklanması ve yılanların da buraları mesken tutması sebebiyle, saçlar sevgilinin hazinesini bekleyen yılanlara benzetilir. Ayrıca yılanların kuĢ yuvalarına düĢkün olması ve saçların âĢıkların kuĢa benzetilen gönüllerinin yuvası olmasından hareketle benzetmelere konu olur (Sefercioğlu 2001, 148). Saçın ef‟isi inen kılmamağa hakı helâk Hak lebin hokkasını dopdolu tiryâk eyler ġeyhî, 64. G./4 Saçlar sevgilinin hazinesini bekleyen ejderhalara benzetilir. Efsaneye göre hazineleri yılanlar korur ve hazineye ulaĢmak isteyenleri öldürürmüĢ. Sevgilinin yüzü ve yanağı bir hazinedir. Saçlar bu hazineyi bekleyen yılan veya ejderha olarak tasavvur edilir. Bu hazineye ulaĢmak isteyen âĢığın ölümü göze alması gerekir. ġeyh Gâlib bu durumu aĢağıdaki beytinde Ģu sözleriyle dile getiriyor: Bâ‟is-i bünyâd-ı hüsnün kalb-i virândır senin Zülfün ejder gösteren bu genc-i pinhândır senin ġeyh Gâlib 183. G./1 Sevgilinin Güzellik Unsurlarından Saç ve Saçın… 1863 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Yılan zehirli bir hayvandır ve bu yüzden onu yakalamak isteyen kiĢi kendini efsunlatır. Zehirli hayvanlara karĢı efsunlanmak onları etkisiz hale getirir (Deniz 2004, 279). Fuzûlî sevgilinin dudağı gibi kimsenin sihir yapamayacağını söylüyor. Yılana benzeyen saçları yanaklar üzerinde tutan onu yakalayan dudakların yaptığı efsundur: Zikr-i lebinde zülfüne cân oldu destres Anun kimi kim okuyup efsun yılan tutar Fuzûlî, 72. G./3 Saçın akreple anılmasında kıvrımlı uçlarının ve renginin önemi vardır. Akrepler çoğunlukla geceleri görülür. Gece ayın doğması ve sevgilinin yüzünün ay olarak tasavvur edilmesinden, yanaktaki saçlar akrep olarak değerlendirilir. Sevgilinin akrebe benzeyen saçları ay yüzüne döküldüğü zaman âĢık periĢan olur beladan kurtulamaz. Astrolojide ayın burçlarla olan ilgisi malumdur. Özellikle akrep burcuyla ay bir araya geldiği zaman kargaĢa, savaĢ ve fitnenin arttığına inanılır (Deniz 2004, 281). ġeyhî, sevgilinin yanağına düĢmüĢ olan saçları akrebe benzeterek ayın hangi burçta olduğunu anladığını vurguluyor: Göreli zülfünü haddinde bildim Ki akreb mâh-ı tâbân menzilidir ġeyhî, 51. G./4 6. Dil-ârâ, dil-âvîz, dil-dâr, dil-rübâ, dest-i niyâz, dest-i tedâvül, mahz-ı cân, sevdâ Güzelliğinden ve âĢıklar üzerindeki etkisinden dolayı saçların gönül alan, gönlü süsleyen, gönlü kapan, gönle asılan, gönül çeken, devlet eli, dua ve can gibi kelimelerle anıldığını görüyoruz. Farz eyle ki girdâb-ı yem-i hayrete düĢdük Dâmen-be-kef-i zülf-i dil-ârâ mı değildir Nef‟î, 15. K./2 Dil-i sad-çâk o mûy-ı müĢg-bûnun bendine kalmaz Çeker zülf-i dil-âvîzün cefâsın Ģâne incinmez Bâkî, 199. G./3 Sabâ çevgân edince turra-i pertâb-ı dildârı Gelip âĢıkların bir yere top oldu dil-i zârı Nef‟î, 5. K./42 Dil-rübâdır zülfü amma dil-niĢîndir gamzesi Nâz ederse yaraĢır pek nâzenîndir gamzesi Nef‟î, 128. G./1 Sevgilinin fesinin altından yüzüne doğru düĢmüĢ olan saçlar niyaz eli olarak değerlendirilmiĢtir. Saç âĢıkların gönüllerini avlar. Saç, bazen bir zulüm eli bazen de devlet eli olarak ele alınmıĢtır. 1864 Kürşat Şamil ŞAHİN Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Zîr-i fesden yâ meğer dest-i niyâzıdır anun ġimdi düĢmüĢ perçemi sayd-ı derûn sevdâsına ġeyh Gâlib, 27. K./6 Yanak üzerine düĢmüĢ saçlar, yanak için bir devlet eli, iyilik ve ihsan olarak değerlendirilir. Sevgilinin saçlarına ulaĢmak büyük bir talihtir. Yûsuf-ı hüsne Zelihâ-yı hevesden gûyâ Dâmen-i ârıza bir dest-i tedâvüldür zülf ġeyh Gâlib, 161. G./9 ġeyhî saç için canın kendisi olduğunu baĢka bir Ģeye teĢbih etmenin hata olacağını Çin, Hıta, Hoten kelimelerinin Ģekil ve koku özelliklerini de çağrıĢtıracak Ģekilde dile getiriyor: Mahz-ı cândır saçı çîni bilirim etme hata Deme teĢbîh edüben müĢk-i hotendir kokusu ġeyhî, 186. G./2 Saçın âĢık üzerindeki etkisini en iyi dile getiren benzetme onun sevda olarak telakki edilmesidir. Sevda kalpte bulunan siyah bir sıvının aslıdır ve daha çok süveyda diye anılır. Kara sevda tabiri de siyah olmasından dolayıdır. Kelime hem renk hem de aĢka düĢmek anlamlarıyla Ģiirlerde kullanılmıĢtır (Pala 1999, 351). Mihr salmazsan bana rahm eylemezsen bunca kim Sâye tek sevdâ-yi zülfün pây-mâl eyler beni Fuzûlî, 294 G./2 Saçlar o kadar güzeldir ki sadece âĢıklar değil sevgilinin kendi gözleri bile ona âĢık olur. Fevzî, sevgilinin gözlerinin düĢmanca bakmasını saçı kıskanmasına ve ona âĢık olmasına bağlıyor: Ger olmasaydı zülfüne dîvâne gözlerün Bakmazdı dem-be-dem bana hasmâne gözlerün Fevzî, 92. G./2 SONUÇ Sevgilinin saçı ile ilgili teĢbih, mecaz ve tasavvurlar bu kadarla sınırlı değildir. Biz elimizde bulunan sınırlı sayıdaki divandan hareketle bir durum değerlendirmesi yaptık. Bu engin vadideki çalıĢmalar arttıkça daha ayrıntılı sonuçlar elde edilecektir. Makalemizin bu konuya sadece bir temas etme özelliğinde olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Saça ait teĢbih ve mecazların Ģairlerin elinde iĢlene iĢlene geliĢtirildiği ve zenginleĢtirildiği görülmektedir. Yüzyıllar ilerledikçe teĢbih ve mecazların Ģairlerin hayal dünyasında yoğrularak, değiĢik kelime ve tamlamalarla ifade edilmeye baĢlandığı fark edilmektedir. Ġlk dönem Ģairleri saçı anlatmak için zülf, perçem, sümbül, müĢg ve amber gibi benzetme unsurlarını ağırlıklı olarak kullanmıĢlardır. Zülf, perçem, gîsû, turra, külâle, mû(y) gibi kelimeler zamanla iĢlene iĢlene umumi olarak saç kelimesinin anlamını ihtiva etmeye baĢlamıĢtır. Bir Ģaire özgü teĢbih, mecaz ve tasavvurlar da vardır. Bu benzetme ve ifade unsurları geleneğin çizdiği çerçeveyi zorlamayan türdendir. Genel Sevgilinin Güzellik Unsurlarından Saç ve Saçın… 1865 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 hatlarıyla saç hangi benzetmelere konu olduysa bu benzetmelerle paralel anlatımlar vardır. Benzetme unsurları değil de yoğunlaĢma noktaları daha fazla değiĢkenlik arz eder. Saçı anlatmak için aralarında küçük farklar da olsa aynı anlamı ihtiva eden kelimelerin Arapça, Farsça ve Türkçeleri kullanılmıĢtır. Örneğin yılan kelimesinin yanı sıra Farsça mâr, ejder; Arapça su‟ban, ef‟î kelimeleri de kullanılmıĢtır. Bu durum dilin ve edebiyatın tarihî geliĢimiyle alakalıdır. ġeyhî gibi ilk dönem Ģairlerimizde Türkçe unsurlar, daha sonraki Ģairlerimizde ise Arapça ve Farsça unsurlar fazladır. Sevgilinin vasıflarının en önde gelenlerinden biri olan saç, büyük ölçüde güzelliği sağlayan bir unsur olarak yer almıĢtır. Onun bu önemi, yüzün güzelliğini daha da artırmasından kaynaklanmaktadır. Yine kaĢ, kirpik, hat, yanak ve dudak bu güzelliği tamamlayıcı unsurlardandır. Tek baĢına yüz, güzellik için yeterli değildir. Bütün bu unsurların terkibi onu güzel kılmaktadır. Saç denildiği vakit zülf akla gelmektedir. ġairler zülf kelimesini Ģiirlerinde çok fazla kullanmıĢtır. Saça ait benzetme, tasavvur ve mecazların ağırlığını Ģekle ait hususiyetler oluĢturmaktadır. Saç ile ilgili sümbül, müĢg, periĢan, siyah, amber, ham ve fitne benzetmeleri Ģairlerin çok fazla üzerinde durduklarıdır. Saça ait benzetmelerin çokluğu âĢığı etkileyen en önemli güzellik unsuru olmasından kaynaklanır. Saçlar âĢıklar üzerindeki etkisinden dolayı periĢan, bela, fitne çıkaran, hileci, büyücü, tuzak, gönül avlayan, kargaĢa yaratan gibi unsurlarla sıklıkla anılır. Bu tür benzetmelerde renk ve Ģekil hususiyetleri de göz önünde bulundurulmuĢtur. Saçların dağınıklığı ile âĢıkların gönüllerinin periĢanlığı arasında hep bir ilgi kurulmuĢtur. Saç Ģekli, kokusu ve rengiyle âĢığı daima kendine bağlamıĢtır. Saçlar aĢığı cezbeden aynı zamanda da eziyet eden özellikleriyle karĢımıza çıkar. ÂĢıklar için saçlar yakalanmaktan, bağlanmaktan kaçılamayacak bir güzelliğe sahiptir. ÂĢıklar hem saça bağlanmaktan Ģikâyet ederler hem de ona bağlı kalmayı arzularlar. KAYNAKÇA Ahmet Vefik PaĢa, Lehçe-i Osmanî, Haz. Recep Toparlı, TDK. Yay. Ankara, 2000. AKKUġ, Metin, Nef’î Dîvânı, Akçağ Yay. Ankara, 1993. AKÜN, Ömer Faruk, “Divan Edebiyatı”, TDVİA, C.9, Ġstanbul, 1994, s.389–424. AKSOYAK, Ġ. Hakkı, “Manastırlı Celâl‟in Hüsn-i Yûsuf Adlı Eseri” Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan (Editörler: AyĢenur KÜLAHOĞLU, Süer EKER), Ankara, 2007, s. 1–17. AKYÜZ, Kenan vd. Fuzûlî Divanı, Akçağ Yay. Ankara, 2000. ARI, Ahmet (1987), Hayreti Divanı’nda Sevgili ve Sevgilinin Fiziki Yapısıyla İlgili Özellikler, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara. ATAY, Hakan (2003), Heves-nâme’de Aşk Oyunu: Tâcî-zâde Cafer Çelebinin Özgünlük ideali, Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara. ÇAVUġOĞLU, Mehmet, Necâti Bey Divânı’nın Tahlîli, MEB. Yay. Ġstanbul, 1971. 1866 Kürşat Şamil ŞAHİN Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 DEMĠR, Yavuz (1986), Taşlıcalı Yahya Bey Divânı’nda Sevgili ve Sevgiliye Ait Fiziki Unsurlar, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara. DEMĠR, Hiclal, “XVIII. Yüzyıl Klâsik Türk Edebiyatı ġairlerinden Lâzikî-zâde Feyzullah Nâfiz ve Dîvânı Üzerine”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C.26, S.2 Aralık 2009, s. 61–79. DENĠZ, Sebahat, "Divan ġiiri Güzelinin Saç ġekli", Saç Kitabı, Kitabevi Yayınları, Ġstanbul, 2004, s. 262–314. DEVELLĠOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara, 2002. DOĞRAMACI, Nilgün (2007), Fevzî Divanı, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü YayımlanmamıĢ yüksek lisans tezi, Ġstanbul. ELĠAÇIK, Muhittin, “Bavyera Devlet Kütüphanesi‟nde Mahbuba Ait Benzetme Lafızlarını Açıklayan Bir Risale”, İlmî Araştırmalar, Bahar 2008, s. 57–67. ELĠAÇIK, Muhittin, “Bavyera Devlet Kütüphanesi‟nde Mahbubun Sıfatlarına Dair Risale Miftâhü‟t-TeĢbîh‟ten Bir Ġntihal mi?” Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, Sayı 21, Güz 2009, s. 239–280. ERÜNSAL, Ġsmail E. “Mu‟îdî‟nin Miftâhu‟t-TeĢbih‟i”, Osmanlı Araştırmaları VII-VIII (Ayrı Basım ), Ġstanbul, 1988. GÖKHAN, Asuman, “Fars Edebiyatında Saç”, Nüsha Şarkiyat Araştırmaları Dergisi, Yıl VI, S. 21, Bahar 2006, s. 147–165 GÜRBÜZ, Mehmet, “ġiir Semasının Yegâne Yıldızı; Güzeller Sultanı”, Turkish Studies Klâsik Türk Edebiyatında Âşk-Âşık-Maşûk, Volume 5/3 Summer 2010, s. 242–257. GÜREL, RahĢan, Enderunlu Vâsıf Divânı, Kitabevi Yay. Ġstanbul, 2008. ĠPEKTEN, Haluk, Nâ’ilî Dîvânı, Akçağ Yay. Ankara, 1990. ĠPEKTEN, Haluk, Nâ’ilî Hayatı Sanatı Eserleri, Akçağ Yay. Ankara, 1999. ĠPEKTEN, Haluk, Fuzûlî Hayatı Sanatı Eserleri, Akçağ Yay. Ankara, 2000. ĠSEN, Mustafa ve KURNAZ, Cemâl, Şeyhî Divanı, Akçağ Yay. Ankara, 1990. KALKIġIM, Muhsin, Şeyh Gâlîb Dîvânı, Akçağ Yay. Ankara, 1994. KÖKSAL, M. Fatih, “Eski ġiirimizin Nâdîde Güzelleri”, Türklük Bilimi Araştırmaları, S. 11, Bahar 2002, s. 161–168. KURNAZ, Cemal, Hayâlî Bey Divanı’nın Tahlîlî, MEB. Yay. Ġstanbul, 1996. KÜÇÜK, Sabahattin, Bâkî Dîvânı (Tenkitli Basım), TDK. Yay. Ankara, 1994. MACĠT, Muhsin, Nedîm Divânı, Akçağ Yay. Ankara, 1997. Mütercim Âsım Efendi, Burhân-ı Katı (haz. Mürsel Öztürk, Derya Örs), TDK. Yay. Ankara, 2000. ONAN, Necmettin Halil, İzahlı Divan Şiiri Antolojisi, MEB. Yay. Ġstanbul, 1989. ÖZTOPRAK, Nihat, "Divan ġiirinde Güzelin Saç Rengi", Saç Kitabı, Kitabevi Yayınları, Ġstanbul, 2004, s. 240–261. PALA, Ġskender, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Ötüken Yay. Ġstanbul, 2000. Sevgilinin Güzellik Unsurlarından Saç ve Saçın… 1867 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 SEFERCĠOĞLU, M. Nejat, Nev’î Divanı’nın Tahlîli, Akçağ Yay. Ankara, 2001. ġerafettin Râmî, Enisü’l-Uşşak ( Çev. Turgut Karabey, Numan Külekçi, Habib Ġdris ), Ankara, 1994. ġemseddin Sâmî, Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Yay. Ġstanbul, 1996 ġAFAK, Yakup, “Sürûrî‟nin Bahrü‟l Maârif‟i ve Bu Eserdeki TeĢbih ve Mecaz Unsurları”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S.4, Konya, 1997, s. 217–235. ġAHĠN, KürĢat ġamil (2009), Sevgilinin Güzellik Unsurlarından Saç, Kaş, Kirpik, Hat, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale. TANYILDIZ, Ahmet, “Sevgilide Güzellik Unsuru Olarak Saç”, Turkish Studies/Türkoloji AraĢtırmaları, Volume 4/2 Winter 2009, s.975–992. TARLAN, Ali Nihat, Fuzûlî Divanı Şerhi, Akçağ Yay. Ankara 2001. TOLASA, Harun, Ahmet Paşa'nın Şiir Dünyası, Akçağ Yay. Ankara, 2001