JOURNAL OF ARTS E-ISSN: 2636-7718 Cilt:1, Sayı:2, 2018 Vol:1, Issue:2, 2018 http://ratingacademy.com.tr/ojs/index.php/arts/index SANAT SİYASET İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA POLİTİK İMGE * POLITICAL IMAGE IN THE CONTEXT OF ART AND POLITICS RELATIONSHIP Doç. F. Deniz KORKMAZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Görsel Sanatlar Bölümü E-mail: fdenizkorkmaz@gmail.com Dr. Hakan ARIKAN E-mail: hakanarikan35arikan@gmail.com MAKALE BĠLGĠSĠ ÖZET Makale Geçmişi: Geliş: 19 Haziran 2018 Kabul: 20 Temmuz 2018 Sanat ve politika arasındaki ilişki insanlık tarihinin hemen her döneminde varlığını sürdürmüştür. Toplumların içinde bulunduğu sosyo-ekonomik, siyasal ve kültürel faktörlerin durumuna göre bu etkileşimin oranı değişkenlik göstermiştir. Özellikle toplumların değişim ve dönüşüm geçirdiği, siyasetin önemli ölçüde hissedildiği dönemlerde, sanatçılar bu süreçlerden daha fazla etkilenmişler ve yapıtlarında politik imge ve izlere daha fazla yer vermişlerdir. Bu etki kimi zaman sanatın amacını ve sanattan beklentileri değiştirmiş, kimi zaman daha da güçlenerek sanatın yapısında önemli dönüşümlere sebep olmuştur. Sanatın politikadan etkilenip dönüşmesinin yanı sıra, sanat da hareketli dönemlerde siyasetin aktörlerinden biri haline gelmiş ve toplumu şekillendiren unsurlar arasına girmiştir. Günümüze değin ulaşan sanat eserlerinin önemli bir kısmında politik etkileri izlemek bu karşılıklı etkileşimin sonucudur. Bu yönüyle sanat eseri özgün ve estetik anlatımıyla döneminin tanıklığını da yapmaktadır. Sanat ve siyaset ilişkisini inceleyen bu makalede, düşünürlerin yaklaşımları çalışmanın önemli argümanları olmuştur. Metnin düşünsel kısmı Modernizm dönemi yaklaşımları, Marksist anlayış ve Adorno Felsefesi üzerine temellendirilmiştir. Bunun yanı sıra sanat tarihine mal olmuş sanat eserleri örnek olarak sunulmuş, siyasi/politik unsurlar analiz edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Sanat, Siyaset, Adorno, Politik İmge DOI: 10.31566/arts.2018242272 ARTICLE INFO ABSTRACT Article History: Received: 19 June 2018 Accepted: 20 July 2018 The relationship between art and politics has existed in almost every period of human history. The rate of this interaction has varied according to the socio- economic, political and cultural factors in the societies. Particularly in periods * Bu makale Hakan Arıkan‟ın Doç. Dr. F. Deniz Korkmaz‟ın danıĢmanlığında yapmıĢ olduğu “Güncel Sanatta Sanat Siyaset ĠliĢkisi ve Politik Ġmaj” adlı Sanatta Yeterlik tezinin bir kısmından üretilmiĢtir. http://ratingacademy.com.tr/ojs/index.php/arts/index mailto:fdenizkorkmaz@gmail.com mailto:hakanarikan35arikan@gmail.com KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 26 Keywords: Art, Politics, Adorno, Political Image when societies have undergone change and transformation and politics has been felt to a significant extent, artists have been more influenced by these processes and have given wide coverage more political images and traces to their work. This effect has changed the purpose and expectations of art sometimes, and sometimes it has inspired significant transformations in structure of art by growing stronger. As art transformed by the influences of politics, it has also become one of the political actors in active periods, and has become one of the elements shaping the society. This mutual interaction makes possible to observe the political influences on a significant part of the artworks reached so far. In this respect, the artist also makes a testimony to his period with his original and aesthetic expression. In this article, which examines the relationship between art and politics, different approaches of philosophers have become important arguments of study. The ideational part of the text is based on modernist approaches, Marxist understanding and Adorno philosophy. In addition to this, the artworks in the art history were examined and political elements were analyzed. DOI: 10.31566/arts.2018242272 . 1. GİRİŞ Sanat ve politikanın birbirleriyle olan iliĢkisi insanlık tarihinin ilkel dönemlerine kadar inmektedir. Buna rağmen bu iki kavramın etkileĢimi Modernizm sürecinde tartıĢılmaya baĢlanmıĢ, dönemin düĢünürlerine göre; sanat ve siyaset arasında benzer yanlar olmasına rağmen, birbirinden ayrı olması gereken ve birbirini etkilemeyecek iki farklı özerk alan olarak görülmelidir. Modernist süreçte sanat bir üst yapı kurumu olarak algılandığından onu yaĢamın içerisinde bir yerlere konumlandırmak bu düĢünce yapısına aykırı düĢmektedir. Buna göre sanat, yaĢamın dıĢında kendi varlığını sürdürmek ve yüceltmek dıĢında baĢka bir amaca sahip değildir. Sınırları keskin bir biçimde ayrı olmalıdır. Marksist anlayıĢ ise sanatın toplumsal bir unsur olarak görülmesi gerektiği üzerinde durur ve modernist yaklaĢıma karĢı çıkarak iki farklı disiplin gibi görünen bu alanların birbirinden bağımsız olmalarının zor olduğunu iddia eder. Adorno ve Horkheimer‟a eriĢtiğimizde ise sanat ve siyasetin kesinlikle birbiriyle etkileĢen, birbirini etkileyen alanlar olduğunu arada bir sınır olamayacağını savunan bir düĢünce yapısıyla karĢılaĢırız 1.1. Politik İmge Politik imgenin kavram olarak anlaĢılması politika ve ideoloji terimlerinin açıklanmasıyla güçlenecektir. Türk Dil Kurumu‟na göre politika; devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleĢtirme esaslarının bütünü olarak tanımlanmıĢtır. Daha yaygın olarak kabul gören görüĢe göre; toplumsal sınıf, siyasi parti ve grupların sınıfsal çıkar ve amaçlarını belirlediği etkinliklerle devlet organlarının ya da tümden “devlet” in toplumsal ve ekonomik yapısının yansıması olan etkinliklerdir (AĢukin ve diğer. 1979:101). Ġdeoloji ise her Ģeyden önce, bir dünya görüĢüdür. Ġdeolojiler insanların ellerine tutuĢturulmuĢ yol haritalarıdır. Bu haritalar, toplumsal ve siyasal gerçekliğin ne tür iliĢkiler ve kurumlar üzerine kurulduğunu, bunların doğru mu yoksa yanlıĢ mı olduğunu, izlenmesi gereken “en iyi yol” un ne olduğunu anlatırlar. Dolayısıyla, ideoloji bir inançlar, normlar ve değerler bütünüdür (Der. Örs. 2007:1). Ġdeoloji, toplumsal bilincin, siyasal, hukuki, bilimsel, felsefi, etik, sanatsal (estetik) fikirlerin tümüdür (AĢukin ve diğer,1979:104). Cevizci‟ ye (2003: 197) göre ise ideoloji; Genel olarak, bir siyasi partinin inançlarını, değerlerini, temel ilkelerini ifade eden bir politik ideoloji de olduğu gibi, Ģu ya da bu ölçüde tutarlı inançlar kümesi; siyasi ya da toplumsal bir öğreti meydana getiren, siyasi ve toplumsal KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 27 eylemi yönlendiren düĢünce, inanç ve görüĢler sistemi; bir toplumsal durumu yadsıyan düĢünceler dizgesi; insanların kendi var oluĢ koĢulları ve iliĢkilerinden doğan yaĢam tarzlarıyla ilgili tasarımların tümüdür. Cevizci‟nin tanımından da anlaĢıldığı üzere ideolojinin geniĢ tanımı, sanat, edebiyat ve kültürü de içine alır. Sanatın ideolojik olduğu tezi ise, akademik çevrelerce yaygın olarak kabul edilen bir gerçekliktir (Wolff, 2000:51). Sanat bir duygu dıĢavurumu olarak, ideolojik bir etkinliktir. Örneğin; John Berger, resmin siyasal ve ekonomik olandan bağımsız olmadığını vurgular ve resmin ideolojik olduğunu savunur. Yine Terry Lovell, edebiyat eleĢtirmenleri tarafından yapılan Jane Austen incelemelerini ele alarak bu incelemelerin “edebiyat ve ideoloji” denemeleri olduğu yorumunu yapar. Sanat ürünü, ideolojiyi, kural ve geleneklerle uyumlu olarak estetik biçimler altında yeniden üretmektedir (Tezcan, 2011:157). Yani, genel kabul gören fikirler, hayaller ve değerler içerebilir. Ġdeoloji, sanatın malzemesidir, fakat bu malzemeyi iĢleyerek kullanır (Wolff, 2000: 67). Politik imgeleri, diplomatik iliĢkiler, savaĢlar, anlaĢmalar, ticari ve kültürel alıĢ- veriĢler meydana getireceğinden, toplumlar arasında yakınlaĢmanın veya uzaklaĢmanın nedenlerini imgeler aracılığıyla bulmak mümkündür. Aynı zamanda politik imgeler toplumun kendi içinde var olan ayrılıklarının bir ifadesi olarak yansıyabilmektedir. Sanatta kullanılan politik imgenin kullanımının ise köklü bir tarihi vardır. 2. SANAT SİYASET İLİŞKİSİ Sanat ve siyaset arasındaki iliĢki insanlık tarihinin her döneminde varlığını sürdürmüĢtür. Dönemin sosyolojik yapısına göre kimi zaman bu iliĢki artmıĢ kimi zaman da azalmıĢtır. Özellikle toplumların sıkıntılı dönemlerinde sanatçılar duruma kayıtsız kalamamıĢlar ve eserlerinde sık sık politik konulara yer vermiĢlerdir. Sancılı politik süreçler toplumsal hafızada nasıl önemli bir etki yaratıyorsa sanatın hafızasında da aynı etkileri bırakmıĢtır. Bu nedenle geçmiĢten günümüze pek çok politik imaj içeren eser kalmıĢ ve bu eserler dönemin politik buhranını sanatın özgün ve estetik anlatımıyla silinmez hale getirmiĢlerdir. Toplum üzerindeki etkisi ölçüsünde siyasetin sanatı etkileyen unsurlar arasında yer alması da kaçınılmaz bir gerçek olarak var olmuĢtur. Siyaset, yöneten ve yönetilen farklılaĢmasından doğan bir kurum olup iktidar bilimi olarak adlandırılır. Ġktidarın ortaya çıkıĢı, biçimleniĢi ile ilgilenir (Tezcan, 2011: 73-74). Siyaset insanların hayatlarını ve yaĢam biçimlerini yakından ilgilendiren bir faaliyet alanı olmuĢtur. Ġnsanlar bu siyaset eyleminin bir gayesi olması gerektiğini ve bu gayenin de kendi yaĢamlarını daha iyi Ģartlara götürmek olduğunu düĢünmüĢlerdir. Sanat ise tüm etkinliklerimiz gibi var oluĢun maddesel koĢullarından etkilenen özerk bir etkinliktir. Bir bilgi biçimi olarak kendi gerçeği ve kendi sonucu vardır. Siyasetle, dinle ve yaĢamımız içinde etki yaratan tüm öteki biçimlerle gerekli iliĢkileri vardır. Ama bir karĢı koyma Ģekli olarak ayrılır ve kültür dediğimiz Ģeyin bütünleĢme sürecine katkıda bulunur (Read, Akt: Baynes, 2008: 31). Sanat ve siyaset insanlık tarihi sürecinde büyük bir etkileĢim ve paralellik gösterse de sanatın özünde siyasetten daha birleĢtirici, yapıcı önemli bir yan bulunmaktadır. Siyaset ve sanat genel toplumsal bilincin iki farklı kategoride ve bundan dolayı da iki farklı Ģekilde ispatını meydana getirirler. Her ikisinin genel sosyolojik iĢleyiĢte farklı fonksiyonları olmasına karĢın, birbirlerini karĢılıklı besleyen ve bir bütünün farklı parçaları olmalarından dolayı, bütün aracılığıyla da birbirlerine Ģu ya da bu biçimde eklemlenen ve tamamlayan bir durumları da söz konusudur. L. Kreft‟e (2008: 188) göre sanat ve siyaset arasındaki iliĢki; farklı rejimleri ve farklı paydaları olan iki özerk alan arasında tehlikeli bir temas olarak görülen bir iliĢkidir. Ortak bir yanları olabilir, yine de bunlar, iki farklı ilke ve iki ayrı mesele üzerine kurulu iki farklı güç yapısıdır ve belirli sınırları vardır. Kurallar ihlal edilmedikçe aĢılamayacak sınırlardır bunlar. KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 28 Sanatın 19. yüzyıldaki özerkleĢme sürecinden sonra, öyle görülmektedir ki sanat ile siyaseti bir araya getirdiğimiz zaman birbirinden ayrılmıĢ ve özerk iki farklı etkinlik alanı ortaya çıkmıĢtır. Siyasetin daha sıradan ve pratik olduğu, sanatın ise ekonominin her Ģey olduğu bu dünyada daha aĢkın ve görünmez dünyaları temsil ettiği anlaĢılmaktadır. Sanatın amacı, dünyayı yorumlamak, karmaĢayı biçimlendirmek, insanlara ütopyalar ve düĢler önermek Ģeklinde iken siyasetin daha sıradan ve yüzeysel bir içeriğe sahip olduğu var olan bir gerçektir. Sanatın politikayla olan iliĢkisini en köklü biçimde irdeleyen ve temellendiren yaklaĢım Marksizm olmuĢtur. Marksist anlayıĢa göre sanatçı sanat emekçisi, bir üretici konumundadır. Sanat ise toplumun farkındalığına eriĢme enstrümanlarından birisidir. Marksistler sanatın politikadan bağımsız olması gerçeği önermesini, modernist bir tez ve burjuva ideolojisi olarak eleĢtirmiĢlerdir. Hayatın tüm alanlarında emek sömürüsünün yaĢandığı vahĢi kapitalist dönem kültür endüstrisi ile beraber her yeri iĢgal etmiĢ durumdadır. Marksizm‟e göre bu nedenle sanat, kapitalist sistem içerisinde sömürü iliĢkilerini deĢifre edecek, örtülü toplumsal gerçekleri açığa çıkaracak bir sorumluluğa sahiptir. Marksizm‟e göre sanat sadece bir zevk aracı olamayacak kadar önemli bir iletiĢim aracıdır (Fischer, 1993: 13). Diğer yandan Marksist estetik sanatın siyasetle olan iliĢkisini belirli ilkeler altında bütünleĢtiren bir sanat felsefesi anlayıĢı olarak ortaya çıkmaktadır. Marksist felsefe içinde Marksist estetik, bir karĢıtlık öğesidir. Bu nedenle Marksizm kapitalizme mutlak bir karĢı koyuĢ ise Marksist estetik de kapitalist burjuva estetiğine bir alternatif meydana getirmektedir (Özderin, 2004: 34-35). Marksizm‟e göre sanat, varlığı ile de devrimci bir yapıya sahiptir. YaĢama yeni önermeler sunmakla birlikte var olanı yıkan bir misyonu da vardır. Kapitalist sömürü düzeninde sanat piyasa koĢullarına bağımlı kalmadan, iktidar ve sermaye karĢısında sözünü söyleyebilen, tüm ezilen ve yok sayılanlar adına adaleti misyon edinen kolektif bilincin direniĢ ve dayanıĢma ruhunu dile getiren bir araç niteliğindedir. Adorno, bütünüyle yönetim altına alınmıĢ günümüz dünyasında politika, sanat ve hayat arasındaki iliĢkiden söz ederken sanatın politik bir iĢlevi olması gerektiğinin üzerinde durur. Adorno sanatın insanın dinsel ya da dinsel olmayan tahakküm ve hükmetme kurumlarına karĢı, en azından bu kurumların nesnel öz ve esaslarını yansıtmadaki etkinliği oranında, bir protesto gücü olduğunu savunur. Adorno‟ya göre araçsal aklın hayat üzerinde yaptığı tahribat ancak sanat eseri ile onarılabilir. Ona göre sanat, estetik duyarlılığı olduğu kadar politik duyarlılığı da artırmayı amaçlamalıdır. Her ne kadar kültür endüstrisi içinde manipüle edilmiĢ ve burjuvazi tarafından ideolojik olarak angaje olmuĢ olsa da, sanat modern toplumdaki son sığınak ve özgürlük alanıdır. Adorno‟ ya göre sanat salt estetik bir nesne olarak kaldığı takdirde burjuva toplumunda rahatça metaya indirgenebilir (Su, 2014: 67). Her koĢulda kapitalizmi ve bir iktidar aygıtı olarak iĢlev gören kültür endüstrisini eleĢtiren Adorno, kültür endüstrisinin gerçek olmayan hazlar sunarak insanları aldattığı üzerinde durur. Walter Benjamin‟in “aura” kavramından etkilenen Adorno, sanatın bir bölümünü oldukça etkili bulduğunu fakat sanat ve politika arasındaki iliĢkinin iktidarlar ve pazar arasında saklanarak sanat izleyicisinden uzak tutulduğunu ifade etmeye çalıĢır. Adorno‟ya göre sanat, insanların inançlarını ve özlemlerini taĢıyabilecekleri son sığınaktır. Sanat kapitalist toplum içindeki özerk konumu ile eleĢtiri ve sorgulama yapabilme olanağı sağlayan güçlü ve etkili bir alandır (Jay, 1989: 259). Adorno‟ya göre sanatın vazgeçilmez iki niteliği özerk ve toplumsal olmasından kaynaklanmaktadır. Birbirine karĢıt iki nitelik gibi görünse de, sanatın ancak bu iki nitelik ile var olabileceğini öne sürmektedir. Adorno‟nun bu yaklaĢım ve değerlendirmeleri aynı zamanda, sanat tarihi içinde sanatın toplumsallığını arka planda bırakan modernizm ve avandgard yaklaĢımlarda gördüğü bir eksiklik, sanatın özerkliğini göz aradı eden Marksizm‟e getirdiği önemli bir eleĢtiri niteliği taĢımaktadır (Yaman Kurt, 2009: 68). KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 29 Sanat ve siyaset üzerine değerlendirmelerde bulunan Ranciere ise, bu ikilinin iliĢkisinden söz ederken farklı paydaları olan iki disiplin kavramına karĢı çıkmaktadır. Ranciere politikanın ve sanatın iĢleyiĢ ilkelerini, duyulur olanı yeniden biçimlendirmek olarak tanımlayarak, ikisinin iki ayrı gerçeklik olduğu yanılsamasını çürütür. Politik sanatın ya da sanat politikasının, kendi alanı dıĢındaki gerçek dünyaya müdahalesi diye bir durum söz konusu olamaz. Çünkü sanatın dıĢında kalacak bir gerçek dünya yoktur. Gerçeğin dıĢında sadece düĢüncelerimizin ve müdahalelerimizin nesnesi olarak bize sunulmuĢ olanın yapılandırmaları vardır. YaĢamın yeniden Ģekillendirilmesinde ona yeni özne ve nesneler dâhil etmek, görünür olmayanı görünür kılmak, gürültü, ses ve söylenenlerin söz olarak dinlenebilir kılınmasından ibarettir. Ona göre, bir uzlaĢmazlık yaratmaya dönük olan siyaset faaliyeti, kendisi ile birlikte bir siyaset estetiği de meydana getirmektedir. Öyleyse siyaset ile estetik arasındaki iliĢki, siyasetin estetiği ile estetiğin siyaseti arasındaki iliĢkidir. Yani sanat pratiklerinin ve sanatın yaĢamın paylaĢım noktasında yeniden biçimlendirilmesinde devreye girme tarzıdır (Sayar, 17 Ağustos 2015). Rancire‟nin ifadesiyle sanat ve siyaset, uzlaĢmazlık içinde de olsa aynı anda, aynı ilkeyle çalıĢan bir yapıya sahiptirler. Sanat ve siyaset iliĢkisini farklı bir noktada değerlendiren Emre Zeytinoğlu ise “Özne Sanat ve Siyaset Üzerine” (2017) baĢlıklı yazısında, sanatın siyasetle iliĢkisinin, mevcut siyasi atmosfer içerisinde iĢlemekte olan bir mekanizmayı konu etmekle, onun üzerinden birtakım veriler yaymakla gerçekleĢmeyeceğinin üzerinde durur. Zeytinoğlu, sanatın ürettiği siyasetin, kanıksanmıĢ siyasi bir üslubu bazı göstergeleri kullanarak geçerli olan sisteme onay vermek ya da ona itiraz etme dili oluĢturmak olmadığından söz eder. Bir sistemin içinde yer alıp “evet” ya da “hayır” diye bağırmanın hiçbir anlamının olmadığını iddia eder. Zeytinoğlu‟na göre, mevcut siyasi ortamın tüm imkânlarından yararlanan sanatın, o siyasi ortamın kendisinden yararlanacağını da önceden onaylamıĢ olduğunu, oysaki sanat, siyaset üretmek istiyorsa, bunu karĢılıklı çıkar ilkelerinin dıĢından yaĢama geçirmek durumunda olması gerekliliği üzerinde durur. Zeytinoğlu‟nun vurguladığı nokta sanatın siyaset yapmasının en kabul edilebilir ve politikacılardan ayrılan yolunun ancak kliĢe siyaset dilinin çok uzağında yaratıcı bir dil ile mümkün olabileceğidir. 2.1. Sanatta Politik İmge Tarihte Ģehir devletleri, krallıklar ve imparatorlukların hükümdarları sanatı anıtsal olarak iktidarlarının altını çizmek, zaferlerini yüceltmek ya da düĢmanlarına gözdağı vermek amacıyla kullanmıĢtır. I. ve II. yüzyılda Roma Ġmparatorluğu‟nun her bölgesinde para ve madalyalar dağıtan, anıtsal heykeller yaptıran imparatorlar politik sembol ve törenlere oldukça yoğun olarak yer vermiĢtir. Roma‟daki mimari mekânlar; zaferi, itaati ve birliği kutsayan görkemli törenler ile yağma ve savaĢ esirlerini sergilemek için tasarlanmıĢtır (Clark, 2011: 13). Sanat tarihine bakıldığında, hükümdarların kült ikonalar ve imgeler olarak zihinlere yerleĢtirilme amacıyla giyim ve kuĢamları görkemli ve iktidar hissi oluĢturacak Ģekilde betimlendiği görülmektedir. Ortaçağ‟da ise, dinsel ve dünyasal güçler birbirinden ayrılmaz olduğundan sanat ile politika iç içe geçmiĢtir. Hristiyanlığa ait temaları anlatan Ortaçağ sanat yapıtları, çoğu zaman sanatçıları görevlendiren kilisenin veya dönemin iktidar odaklarının çıkarlarını güçlendirmiĢtir. 16. yüzyılın baĢlarından itibaren, özellikle Rönesans‟ta bazı sanatçılar kiĢisel bir üne ulaĢmıĢ olmalarına karĢın bu sanatçıların en ünlü olanları bile çoğu zaman yeteneklerini hamileri için kullanmak zorunda kalmıĢlarıdır. Dinlerin pek çoğunda kutsallık deneyiminin yaratılmasında imgeler önemli rol oynamıĢtır. Bu göstergeler farklı dönem ve kültürlerde doğaüstü güçler hakkındaki görüĢleri ifade etmiĢ, biçimlendirmiĢ ve belgelemiĢlerdir. Aynı zamanda imgeler çoğu kez birer telkin aracı, kült nesnesi, meditasyon uyarıcısı ve tartıĢma silahı olarak kullanılmıĢtır. Bu yüzden de geçmiĢin dini deneyimlerinin keĢfedilmesinde tarihçinin araçları olmuĢlardır. Resmin kendisi bağımsız bir kaynak olmaktan ziyade aktarılan mesajı hatırlatma ve güçlendirme görevi KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 30 görerek dinlerin yayılmasında da önemli katkıda bulunmuĢtur. Nüfusun okuma yazma bilmeyen ya da çok az bilen büyük çoğunluğuna ulaĢmak için bilinçli bir Ģekilde bu yola baĢvurulmuĢtur. Chevalier Jaucourt‟un Encyclopédie‟nin “resim” maddesinde yazmıĢ olduğu gibi, “her dönemde iktidarı elinde tutanlar insanlarda istedikleri hisleri uyandırmak için resim ve heykellerden faydalanmıĢlardır” (Burke, 2009: 51-65). Ancak hem devletlerin imgelerden yararlanma oranının hem de bunu yapma Ģekillerinin farklılık gösterdiğini de eklemek gerekmektedir. Tarihe damgasını vurmuĢ 1688, 1776, 1789, 1830, 1848, 1917 tarihli devrimlerde olduğu gibi baĢarıyla sonuçlandıkları sürece, devrimler sık sık imgeler aracılığıyla yüceltilmiĢlerdir (Burke, 2009: 163). (Görsel 1). Ġmgeler propaganda amacıyla kullanıldığından bu süreçlerde daha çok önem kazanmıĢtır. Görsel 1. Delacroix, “Halka Yol Gösteren Özgürlük”, 260 cm x 325 cm, tüyb, 1830 Ġmgeler çoğu kez, özellikle de okuma yazma oranlarının oldukça düĢük olduğu toplumlarda iktidarların isteklerine paralel biçimde sıradan insanları dinsel ve siyasal bilince kavuĢturulmaları amacıyla kullanılmıĢtır. Sanatsal üretimin sanatçının politik fikirlerini kaynak alabileceği düĢüncesi ise, tarihsel süreç içerisinde ancak 18. yüzyılda ortaya çıkmıĢtır. Modernizm ile birlikte gelinen süreçte özerkliğe ulaĢan sanat, politik fikir ve politika ile olan iliĢkisine son vermiĢ, sanatın kendi problemlerine yoğunlaĢtığı sanat için sanat yapma fikrine eriĢmiĢtir. Bu düĢünce özellikle Marksistler tarafından burjuva bir tavır olarak nitelendirilmiĢ ve biçimcilik adı altında sanatın toplumsal misyonunun görmezden gelindiği noktasında eleĢtirilmiĢtir. Fakat dünyada meydana gelen geliĢmelere paralel olarak ilerleyen yüzyıl içinde ortaya çıkan yaklaĢımlar ile sanatın politik anlamda iĢlevselliği tekrar gündeme gelmiĢtir. Özellikle 1.Dünya SavaĢı sürecine girildiği dönemde sanatın en güçlü propaganda araçlarından biri olarak kullanıldığı görülmektedir. Rusya‟da Lenin, Nazi Almanya‟sında Hitler bunların en öne çıkan örnekleri arasındadır. (Görsel 2). KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 31 Görsel 2. Hubert Lanzinger “Bayrak Taşıyıcısı”, tüyb, 1933 FaĢist resimlerde imgeler genellikle yurttaĢlık veya sanatçılıkla ile ilgili temalar üzerinden iĢlenmiĢ, örneğin Ġtalya‟da Mussolini, bir liderlik ikonu olarak imgeleĢtirilmiĢtir. Komünizmde ise sanatsal üretimler, daha güçlü bir etki yarattığı düĢüncesiyle propaganda amacı taĢıyan sözcük ve göstergelerin yerine kullanılmıĢtır. Devlet komünizminin sanattaki yansıması olarak nitelendirebileceğimiz Sovyetler Birliği‟nin sanat anlayıĢı olan toplumsal gerçekçilik 1934 yılında Joseph Stalin tarafından tanımlanmıĢ, sonrasında birçok komünist devlette kendini göstermiĢtir (Arıkan, 2012: 13-14). Toplumsal gerçekçilik 20. yüzyılın en yaygın ve en uzun ömürlü yaklaĢımlarından birisi olmuĢtur. Toplumcu gerçekçiliğin aslında Nazi Almanya‟sının kurumsal sanatına benzediği sıklıkla ifade edilmiĢtir. Ġkisi arasında çeĢitli benzer ve farklı noktalar bulunmaktadır. Kolaylıkla anlaĢılabilen biçimleri kullanan iki ifade biçimi de, 1930‟larda ortaya çıkmıĢ, iĢçilerle köylüleri idealize etmiĢ ve liderlerini kült kiĢilikler olarak yücelten imgeler üretmiĢlerdir (Görsel 3). Birinci ve Ġkinci Dünya SavaĢı ve Vietnam SavaĢı süresince yapılan propagandalar ise, halkın olağandıĢı durumları normal gibi kanıksaması, savaĢ koĢullarına uyum sağlaması ve önceliklerini savaĢın gerekliliklerine göre değiĢtirmesi gerektiği mesajlarını iletmektedir. KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 32 Görsel 3. Viktor Popkov “Bratsk Hidroelektirik Enerji Santrali İşçileri”, tüyb, 1.83 x 3m, 1961 Propagandacılar bu amaca ulaĢmak için savaĢı hali hazırdaki popüler kültürün içerisine yerleĢtirip geleneksel görsel Ģifreleri kullanarak tasvir etmiĢlerdir. Bu yüzden asker toplama afiĢleri sıklıkla reklâmlara veya film afiĢlerine benzer biçimde tasarlanmıĢ ve propaganda filmlerinde sinema oyuncuları, Ģarkıcılar, sporcu kiĢilikler kullanılarak savaĢ giriĢiminin resmi mesajlarının yayılmasını sağlamaya çalıĢmıĢlardır. (Görsel 4). Görsel 4. Fritz Erler “Zafer İçin Yardım Et! Savaş Harcına Bağış Yap”, 1917, AfiĢ, 56.5x41.5 cm Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra geliĢen süreçte hızla kapitalistleĢen dünya içinde sanatçılar kendilerini kültür endüstrisi içinde bulmuĢlar ve bu duruma tepki göstererek sanat KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 33 kurumlarını reddetmiĢ ve sokağa yönelmiĢlerdir. SavaĢ sonrası katliamlar, baskılar gibi felaketlerle birlikte sindirilen politik söylemler, avangard ile tekrar gündeme gelmiĢtir. Görsel 5. Stüasyonist Enternesyonel, “Manifesto”, Fotoğraf, 1960 1968‟lerin Fransa'sının yollarını açan Situasyonist Enternasyonel yalnızca hayatın ele geçirilmesi sloganıyla değil, Dadacılar, Fluxus ve Sürrealistlerle birlikte hayatı sanatla yeniden birleĢtirmeyi hedeflemiĢlerdir (Görsel 5). Bunun sonucunda sanatçılar sokakta sanatı ve siyaseti sanat üzerinden okumaya baĢlamıĢlar ve sanatın bizzat siyasetin kendisi olduğunu öne sürmüĢlerdir (Bozdağ, 2015: 95-127). Hal Foster‟ın (2008:151) tarifiyle; siyasi sanatın söylemleri tükendiğinden, siyaseti olan sanat öne çıkmıĢtır. Bu noktada siyaseti olan sanat, düĢüncenin yapısal konumlanıĢını ve pratiğin toplumsal bütün içindeki etkinliğini dert edinen, günümüzle ilgili anlamlı bir siyasal kavramı oluĢturmaya çalıĢan bir sanattır. Bunların neticesinde yirminci yüzyıl, sanatın siyaset olarak anlaĢıldığı yeni bir sürecin baĢlangıcı olmuĢtur. Görsel 6. Soğuk Savaşın Sonu, “Berlin Duvarı’nın Yıkılması”, Fotoğraf, 1992 KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 34 Soğuk savaĢın ilerleyen yıllarında Berlin Duvarı‟nın yıkılması ile birlikte (Görsel 6) gelinen süreçte, Amerikan gizli servisleri tarafından Amerikan demokrasisinin Sovyet komünizmine karĢı üstünlük yaratmak için bir dizi çağdaĢ Amerikan sanatçıyı destekleyerek dünyaya tanıttığı da bilinmektedir. Tarihçi Frances Stonar Saunders‟ın bu konu hakkında yapmıĢ olduğu kapsamlı araĢtırmasına göre; soğuk savaĢ döneminin en mühim propaganda aracı “Amerikan Soyut DıĢavurumcular” ekolüdür (Görsel 7). Saunders‟in iddiasına göre, bu hareketin temsilcileri bu propagandanın aracı olduklarının farkında olmadan, bu sayede dünya çapında büyük bir üne sahip olmuĢlardır. Saunders “The Culturel Cold War: The CIA and The World of Arts and Letters” isimli kitabında CIA‟nın soğuk savaĢ döneminde sanatsal bir gruplaĢmayla birçok yazar, akademisyen ve sanatçıyı Sovyet aleyhine yönlendirdiğini belirtmiĢtir. CIA, Rocfeller ve Ford vakıfları gibi kurumlar, yayınevleri ve medya ile yapılan bu çalıĢmaya büyük destek ve güç vermiĢtir (Gürkan, 14 Ocak 2015). Görsel 7. Jackson Pollock, White Lıgt, 1954 ABD, kültür/sanat politikalarıyla siyasal bir sanat programı inĢa etmeye çalıĢmıĢ ve söylemde sanat için sanat politikası ile siyasette tarafsız olduklarını dile getirirken, pratikte sanatın siyasete araç olduğunu göstermiĢtir. Sanatın direk ya da dolaylı olarak siyasi içeriğinin devam ettiğini gözlemlediğimiz 20. yüzyılda feminizm, sol hareketler, yeni ulus devletler, azınlıklar gibi kimliği ve bağımsızlığı öne çıkaran pek çok siyasi içeriklerin ve olguların ortaya çıkmasıyla sanatın siyasi bir araç olarak algılandığı bir yüzyıl olmuĢtur (Üner, 25 Temmuz 2017). 1989 Berlin Duvarının yıkılması ile birlikte kültürün özelleĢtirildiği Postmodern zamanlara gelindiğinde ise, sanat korporasyonların, büyük ulus ötesi Ģirketlerin kurdukları küresel ekonomideki siyasal ve kültürel ağların denetimine girmeye baĢlamıĢtır. Müzeler, bienaller ve sanatın temsil edildiği diğer mecralar sanatın, yeni hamilerinin armalarıyla donatılmıĢtır (Bozdağ, 2015: 95-127). Demokrasilerde, hatta sanatı beğeni farklılıklarına dayanan özgür seçimlerin damgasını vurduğu bir alan olarak gören ABD‟deki gibi rejimlerde bile, sanat kamusal önemi haiz bir alan haline gelir ve doğrudan siyasi mekanizmalarla yönetilip manipüle edilmeye KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 35 baĢlar. Film sektöründe ya da yeni bir kimlik ulus inĢası sürecinde olduğu gibi. 20. yüzyılda sanat siyasi açıdan son derece önemli, dolayısıyla hayli tehlikeli bir alana dönüĢür (Kreft, 2008: 38). Bu yeni geliĢen süreçle birlikte neyin nasıl ifade edileceği dâhil tüm yönetimin iktidarın kurumları adına temsil eden küratörlere devrolması ile birlikte sanatın özerkliğinin de tekrar tartıĢılmaya baĢlandığı bir zamanın baĢlangıcı olmuĢtur. Tüm bu veriler dâhilinde Wolff‟un (2000: 51-67) da belirttiği gibi sanat, ideolojik bir etkinliktir (Tezcan, 2011: 157). GeçmiĢten günümüze güç odaklarının iktidarlarını güçlendirip sürekliliğini sağlayacak ideolojik olarak yönlendirilen bir güç. KüreselleĢen dünyada, sanatın siyaset ile olan tarihsel geliĢimine yeni bir bakıĢ getiren Lev Kreft, artık günümüzde iki farklı disiplinin eski ölçütlere göre değerlendirilmesinin eskidiğine dikkat çekmektedir. Bu iki kavramın içerik ve biçimleri değiĢmiĢ, en azından birbiri içine girmiĢtir. Sanat geçmiĢte gerçeğin bilgisine direkt katkı sağlamaktan ziyade mutluluk vadeden güzel bir Ģey iken, Ģimdilerde bu bakıĢ açısı değiĢmiĢ, sanatın güzel olma zorunluluğu ortadan kalkmıĢtır. Ayrıca, siyaset de artık uluslararası arenada birer „kiĢi‟ gibi davranan ulus devletler arasındaki iliĢki ya da belli bir toprak parçasında yaĢayan insanlar arasındaki iliĢkilerden ibaret değildir. Siyaset artık, büyük medya Ģirketlerinin iĢbirliği ile düzenledikleri eğlenceli gösterilerden, tartıĢma programları ve reality showlardan ayırt edilemeyecek derecede estetikleĢmiĢ durumdadır. Kreft‟e (2008: 9- 12) göre, bütün gösterilerin, nesne ve araçların çok iyi tasarlanmalarından dolayı, sanat kendini bunlardan ayırt edebilmek için, “güzel” ile arasına bir mesafe koymak zorundadır. Ne var ki, sanatsal ürünler de tıpkı sıradan ürünler gibi piyasa nesneleri haline gelmiĢ; bu da değerlendirme konusunda sağlam bir ölçüt ortaya koymayı olanaksız kılmıĢtır. GeçmiĢte sanatın sınırlarının belli ve daha özerk bir yapıya sahip olduğunu dile getiren Kreft, Ģimdi ise hiçbir Ģey kendi halinde değildir görüĢünü ifade etmektedir. Tarihsel geliĢmelerin bizim üzerimizde yarattığı sonuca göre sanat ve siyaset, insan hayatına dair bilgi veren iki önemli olgudur. Ġlerleyen zaman, geliĢen ve dönüĢen dünya bu iki olguyu değiĢtirmiĢ olsa da sanat ve siyaset arasındaki iliĢkinin günümüzde daha karmaĢık bir yapı haline geldiği ve ortak bir paydada var olmaya devam ettiğini göstermektedir. 3. SONUÇ Bu araĢtırmanın verileri, sanatın toplumu oluĢturan unsurları ile sıkı bir iliĢkisinin olduğunu özellikle politika ile sanatın tarihsel süreç içerisinde iç içe ilerlediğini göstermektedir. ÇalıĢmanın dayanak noktalarından birini oluĢturan, temelde sanatçı ve toplum iliĢkisinden doğan yapıtlarda sanatın toplumsal unsurlarından bağımsız düĢünülemeyeceğinin altı çizilmektedir. Bu noktada, sanatın toplumu yönlendirme, bilinçlendirme ve özgürleĢtirme anlamında pek çok iĢlevinin olduğu açıkça görülmektedir. Özellikle toplumların buhran dönemlerinde sanatın bu iĢlevleriyle toplumsal psikolojiyi büyük ölçüde etkilediği de bilinmektedir. Bu anlamda çalıĢmada siyaset biliminin sıklıkla baĢvurduğu bir kaynak olarak sanatın ne kadar önemli olduğu sonucuna da varılabilir. Sanat ve siyaset arasındaki iliĢki tarihsel süreçleriyle incelediğinde sanatın kitleler üzerindeki etkisi yapıcı olabildiği kadar yıkıcı olabildiği de görülmektedir. Aynı zamanda teknolojik geliĢmelerle birlikte sanatçının etki alanın geliĢtiği, böylelikle kitleleri etkileyen sanatın her dönemde iktidarların dikkatini çektiği ve sanat ile politikanın sürekli iletiĢimde olması gerektiği bilinci öne çıkmaktadır. Diğer yandan araĢtırma, sanatın toplumsal değiĢmedeki rolünün azımsanmayacak derecede önemli olduğunu göstermektedir. KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 36 KAYNAKÇA ARIKAN, H. (2012). Politik Ġmgeden Hareketle Türkiye'deki Kitle Hareketlerinin Resimsel ÇözümleniĢi, YayınlanmamıĢ yüksek lisans tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, Isparta. AġUKĠN, B. VEBER, D. Ġlina., 1979, Politika Sözlüğü. Çev: Mazlum Beyhan, Ġstanbul: Sosyal Yayınlar. BAYNES, K., 2008, Toplumda Sanat, Çev: Yusuf Atılgan, Ġstanbul: Yapı Kredi Yayınları. BOZDAĞ, L., 2015, ÇağdaĢ Sanat ve Siyaset DönüĢümüne Yeniden Bakmak “Politikanın Estetize Hali”, (http://Egitimsen.Org.Tr/Wp-Content/Uploads/2015/12/ÇağdaĢ-Sanat- ve-siyaset), Ġstanbul Kemer Burgaz Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Eğitim Bili Toplu Dergisi, Cilt 13 Sayı 52, Sayfa 94-127 (12. 07. 2015) BURKE, P., 2009, AfiĢten Heykele Minyatürden Fotoğrafa Tarihin Görgü Tanıkları, Çev: Zeynep Yelçe, Ġstanbul: Kitap Yayınevi. CEVĠZCĠ, A., 2003., Felsefe Terimleri Sözlüğü, Ġstanbul: Paradigma Yayınları. CLARK, T., 2011, Sanat ve Propaganda, Çev: Esin HoĢsucu, Ġstanbul: Ayrıntı Yayınları. FĠSCHER, E., 1993, Sanatın Gerekliliği, Çev: Cevat Çapan, Ġstanbul: Verso Yayınları. FOSTER, H., 2008, Sanat/Siyaset, ĠletiĢim Yayınları (Editör: Ali Artun), ÇağdaĢ Sanatta Siyasal Kavramı (s. 131-154). Ġstanbul. GÜRKAN, N, https://sanatkaravani.com/amerikan-soyut-disavurumcular-ekolu/ , (14 Ocak 2015) JAY, M., 1989, Diyalektik Ġmgelem, Çev: Sevgi Doğan, Ġstanbul: Ayrıntı Yayınları. KAHRAMAN, H, B., 2016, Sanatsal Gerçeklikler, Olgular ve Öteleri, Ġstanbul: Kapı Yayınları. KREFT, L., 2008, Sanatın Siyaseti ve Siyasetin Sanatı, Sanat ve Siyaset: Kültür Çağında Sanat ve Politika, ĠletiĢim Yayınları (Editörler: Ali Artun, Nursu Örge), (s.9-39), Ġstanbul ÖRS, H. B., 2007, 19. Yüzyıldan 20. y.y Modern Siyasal Ġdeolojiler, Ġstanbul: Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. ÖZDERĠN, S., 2014, ÇağdaĢ Sanatta Küresel Bir Faktör Küratör, Ulak Bilge Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 2, s 35. SAYAR, M., www.E-skop.Com/Skopbulten/Jacques-Rancièrede-Politik-Sanat-Ve-Temsil- Sorunu/257 ), (17 Ağustos 2015) SU, S. 2014, ÇağdaĢ Sanatın Felsefi Söylemi, Ġstanbul: Profil Yayınları. TEZCAN, M., 2011, Sanat Sosyolojisi, Ankara: Anı Yayınları. ULAĞLI, S., 2006, Ġmgebilim, Ankara: Sinemis Yayınları. ÜNER, Ö., 2017, ve Siyaset ĠliĢkisi, Sanat ve Siyaset Sempozyumu, (www.Academia.edu- Özlem) Sanat, (25 Temmuz 2017) WOLFF, J., 2000, Sanatın Toplumsal Üretimi, Çev: AyĢegül Demir, Ġstanbul: Özne Yayınları http://egitimsen.org.tr/Wp-Content/Uploads/2015/12/Çağdaş-Sanat-ve-siyaset http://egitimsen.org.tr/Wp-Content/Uploads/2015/12/Çağdaş-Sanat-ve-siyaset https://sanatkaravani.com/amerikan-soyut-disavurumcular-ekolu/ http://www.e-skop.com/Skopbulten/Jacques-Rancièrede-Politik-Sanat-Ve-Temsil-Sorunu/257 http://www.e-skop.com/Skopbulten/Jacques-Rancièrede-Politik-Sanat-Ve-Temsil-Sorunu/257 http://www.academia.edu-özlem/ http://www.academia.edu-özlem/ KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 37 YAMAN KURT, A. (2009). Adorno ve Horkheimer‟in Kültür Endüstrisi Üzerine Bir Ġnceleme. YayınlanmamıĢ yüksek lisans tezi, Ġstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. ZEYTĠNOĞLU, E., 2017, Özne Sanat ve Siyaset Üzerine, http://Ġzlekler.Com/Ozne-Sanat- Ve-Siyaset-Uzerine-Emre-Zeytinoglu/), (1 Ekim 2017). http://izlekler.com/author/emrezeytinoglu/ http://i̇zlekler.com/Ozne-Sanat-Ve-Siyaset-Uzerine-Emre-Zeytinoglu/ http://i̇zlekler.com/Ozne-Sanat-Ve-Siyaset-Uzerine-Emre-Zeytinoglu/ KORKMAZ, ARIKAN/ Sanat Siyaset İlişkisi Bağlamında Politik İmge Journal of Arts, Cilt / Volume:1, Sayı / Issue:2, 2018, 25-38 38