Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer 2012, p. 1777-1789, ANKARA-TURKEY EDİP CANSEVER’İN ŞİİRLERİNDE GÖZ İMGESİ Ferhat KORKMAZ* ÖZET İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çağdaş Avrupa sanatında görülen parçalanmışlık ve anlamsızlık, Türk sanatına da yansır; çağdaş Türk şiirinde de gözle görülür bir değişme yaşanır. Edip Cansever, Türk şiirinin bu kırılma noktasında durur. İlk şiirlerini Garip’in etkisiyle kaleme alan Cansever, İkinci Yeni’nin 1950’li yılların ikinci yarısından sonra belirginleşmeye başladığı dönemden itibaren yeni tarz şiirler yazmaya başlar. Özellikle Yerçekimli Karanfil (1957) adlı şiir kitabıyla İkinci Yeni hareketinin poetikasına uygun eser veren Cansever, ilk şiirlerinin aksine kübizm, sürrealizm ve bilinçaltına meyleder; şiirlerinde sessel, yazımsal, sözdizimsel ve sözcüksel sapmalara, alışılmamış bağdaştırmalara yer verir. Yeni şiir tarzının yaygınlaştığı yıllarda, göz organı resme gerçekte olduğu gibi değil; ya ikiden fazla ya da nispetsiz bir biçimde yansıtılmıştır. Bu durum dönemin güncel sanat eğiliminin dikkat çeken bir hususu olmuştur. Edip Cansever’in şiirlerinde göz sözcüğünün kullanımı belli bir düzeyde artmıştır. Onun şiirlerinde göz, parçalanmışlığın önemli bir odak noktası, bilinçaltı derinliğinin dışavurumunun bir parçası olur. Makalenin amacı, resim ve sinema sanatının şiiri etkilemesi bakımından Edip Cansever’in İkinci Yeni dönemi olarak söz edilen yıllarda göz organını nasıl kullandığını saptamaktır. Çalışmamızda Cansever’in İkindi Üstü (1947), Dirlik Düzenlik (1954), Yerçekimli Karanfil (1957), Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961) ve Tragedyalar (1964) adlı şiir kitaplarında göz sözcüğünün anlamsal ve imgesel dönüşümü incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Edip Cansever, İkinci Yeni, Şiir, Sürrealizm, Göz. THE EYE IMAGINARY IN THE POEMS OF EDİP CANSEVER ABSTRACT After the second world war, fragmentation and inanity appeared in the modern European art also reverberated to the Turkish art. Therefore, a visible changing was experienced in modern Turkish poetry, too. Edip Cansever stands at this breaking point of Turkish * Yrd. Doç. Dr., Batman Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı BaĢkanlığı, korkmaz1871@hotmail.com 1778 Ferhat KORKMAZ Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 poetry. Cansever who wrote his first poems with the effect of Garip started to write a new form of poems since after the second part of 1950s when İkinci Yeni started to come into appear. Cansever who started to give appropriate work to the poetics of İkinci Yeni movement, especially with his book of poetry called Yerçekimli Karanfil (1957), inclined to the surrealism, cubism and subconscious unlike his first poems. Vocal, literary, syntactic and lexical deviations and unfamiliar reconciles occupied an important place in his poems. When the new style of poetry spread, disproportions concerned to the eye called attention at painting. Eye is a significant focal point of the fragmentation. However, in the poems of Edip Cansever, eye is the first step of subconscious depth. The aim of the article is to establish how Edip Cansever used the word of eye at the years called İkinci Yeni period in terms of the affection of painting and movie arts to the poetry. In our study, semantic and imaginative transformation of the word of eye is examined in the poetry books of Cansever called İkindi Üstü (1947), Dirlik Düzenlik (1954), Yerçekimli Karanfil (1957), Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961) and Tragedyalar (1964). Key Words: Edip Cansever, İkinci Yeni, Poem, Surrealism, Eye. Giriş Göz sözcüğü, dünya edebiyatında olduğu kadar Türk edebiyatında da önemli ölçüde yer bulur. Geleneğimizde maddi varlığı gören gözün dıĢında bir de “kalp gözü” ya da “gönül gözü” kavramı vardır. Bu da metafizik âleme açılır, Tanrı fikrini kavrar. Mevlânâ‟dan Yunus Emre‟ye, Fuzûlî‟ye, ġeyh Gâlip‟e; bütün Ģairler eserlerinde göze önemli bir yer ayırırlar. Göz, Divan edebiyatının en sık kullanılan mazmunlarından biri haline getirilir. Farsçadan alınan “çeĢm” sözcüğüyle genelde karĢılanan göz sözcüğü, Divan edebiyatının en dikkate değer mazmunlarından olur. Nitekim Ġskender Pala (2004), gözün Divan edebiyatının en çok sözü edilen güzellik unsurlarından olduğunu ifade etmiĢtir (s.101). Göz sözcüğü, Divan edebiyatında elbette somut anlamıyla değil; birbirinden çok farklı ve yoğun imgeler dizgesi olarak kullanılır. Öte yandan Divan edebiyatında Ģaire ait bir “çeĢm-i giryân” hemen her zaman bulunur. Göze sevgilinin vefasızlığını ve acımasızlığını yansıtan anlamlar yüklenir. ÇeĢm mazmunu çoğunlukla “cadı, sâhir, sehhâr, büyücü, mest, bed-mest, mest-i harâb, bimâr, pür-humâr, kassâb, kan dökücü, katil, cellâd, zâlim, sayyâd, dinsiz, haramî, yol kesici, yağmacı, kavgacı, ayyâr, hîlebâz, fitne, fitneci, âfet, bekçi, nergis, badem, âhu, ok, baht, dükkân, MüĢteri” (Pala 2004: 101) vasfındadır. “HoĢça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” (KalkıĢım 1994: 179) ġeyh Galip‟in “Müseddes-i Mütekerrir”inde dile getirdiği bu beyit, Divan edebiyatında gözün bir imge olarak kullanıldığı önemli dizelerdir. “Dîde-i ekvân”, yani bütün “varlıkların gözbebeği”, insanı iĢaret etmektedir. Esasında göz sözcüğünün Divan edebiyatındaki anlamsal ve imgesel değeri baĢlı baĢına bir araĢtırma konusudur. ġiirin gelenekle sıkı bir münasebeti vardır. Tanzimat Ģiiri yenilik vaat etmesine rağmen dönemin Ģairleri, Divan edebiyatındaki göz mazmununu benzer biçim ve anlamlarda kullanmayı sürdürürler. Öte yandan “çeĢm” mazmunu halk edebiyatında da yer alır. Karacaoğlan‟ın, Edip Cansever’in Şiirlerinde Göz İmgesi 1779 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 Dadaloğlu‟nun, Bayburtlu Zihni‟nin Ģiirlerinde hep bu imgeye rastlamak mümkündür. Halk edebiyatının anlatmaya dayalı metinlerinde ise “tek gözlü dev” imgesi ortak bir niteliktir. İlyada ve Odysseia‟daki Scylla, altı baĢlı olmasına rağmen tek gözlü bir devdir. Odysseus, okuyla niĢan alıp Scylla‟yı gözünden vurur. Dolayısıyla burada gözün ikiden teke düĢürülmesi, onun bir korku unsuru olarak kullanılmasına neden olur. Tek gözlü olmak genel biçimin dıĢındaki yeni bir biçimdir. Her ne kadar Divan edebiyatında “göz” kelimesi yeri geldikçe kullanılsa bile Cumhuriyet sonrası Ģiirde “çeĢm” yerini tamamen “göz”e terk eder. Ama “çeĢm”in divan ve halk edebiyatlarındaki geleneğine bütünüyle sırt çevrilmez. BaĢta Yahya Kemal bunu Ģiirinde devam ettirir. Öte yandan sadeleĢen dil anlayıĢıyla birlikte Divan ve Halk edebiyatlarından “çeĢm”in mânâ yönü dikkat çeker. “Gözü yaĢlı olmak” ifadesi Ģiirimizde ve edebiyatımızda belirgin bir kliĢedir. Modern Ģiirimizde Asaf Halet Çelebi‟nin Ģu dizeleri eski geleneği yansıtmasına rağmen kliĢe söylemin dıĢındadır: “vurma kazmayı ferhaaad he‟nin iki gözü iki çeĢme âaah” (Çelebi 1993: 8) Garip hareketiyle göz organı, oyunun bir parçası haline gelir: Gözlerim, Gözlerim nerde? ġeytan aldı, götürdü; Satamadan getirdi. Gözlerim, Gözlerim nerde? (Kanık 2002: 43) Ġkinci Yeni Ģiirine gelindiğinde anlam, Garip‟in Ģiire getirdiği sıradanlığı aĢar mahiyet kazanır. Ġlhan Berk‟in Picasso‟nun Guernica‟sı üzerine yazdığı aynı adlı Ģiiri göz imgesini parçalanmıĢlık teması etrafında değerlendirir: “Arkasından yeĢil bir göz gelip durdu önümde YeĢil göz herkese denizi hatırlatıyordu Bana hiçbir Ģey hatırlatmadı YeĢil göz YeĢil bir gökyüzüne bakıyordu” (Berk 2001: 232) Sürrealizm, 1920‟lerde ortaya çıkan ve Andre Breton‟un “ruhsal otomatizm öğretisi” (Hançerlioğlu 1970: 106) olan bir sanat akımıdır. Sanatın içeriği, “cinsel dürtüler, ölüm korkusu ve hayat içgüdeleri” (Rosenthal ve Yudin 1980: 186) gibi konulardan oluĢur. SavaĢların etkisiyle dıĢ varlığından kopan insan, içine kapanır ve sadece düĢünce dünyasıyla baĢ baĢa kalarak görme yetisini tekleĢtirir. Pablo Picasso‟nun Girl with Red Beret tablosundaki kızın gözlerinden biri çok 1780 Ferhat KORKMAZ Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 büyük olarak çizilmiĢken öteki küçük çizilir. Kızın yüzündeki orantı tahrip edilir. Bu resim, duygu ve düĢünce dünyasındaki nispetini kaybetmiĢ insanı anlatmaktadır. Duygu ve düĢünce dünyasındaki bütünlüğü kaybeden insanın fiziksel yapısında veya algılayıĢında nispetsizlikler ortaya çıkar. Salvador Dali‟nin The Eye of Time adlı tablosunda üzerinde akrep ve yelkovan bulunan bir göz çizilir. Gözün buradaki imge değeri elbette Picasso‟nunkinden farklıdır. Sürrealistler resim ve Ģiirlerinde göze organına daima ilgi duyarlar ve farklı imge değeri olan anlamlarda kullanırlar. Gözün veya görme duyusunun insandan bağımsızlaĢarak sinema sanatında hareketli bir nitelik kazanması 19. ve 20. yüzyılların en önemli hadiselerindendir. Dünya sinemasında göz organının baĢlı baĢına bir imge olarak kullanılması, Louis Buñuel‟in Salvador Dali ile birlikte çevirip oynadığı ve 1929 yapımı 16 dakikalık kısa metrajlı filmi olan Un Chien Andalou (Endülüs Köpeği)‟dir. Filmde bulut ayı ortadan keserken bir kadının gözleri usturayla ikiye bölünmektedir. Ġkinci Yeni Ģiiri, Avrupa‟da savaĢların etkisiyle ortaya çıkan sürrealizme epeyce meyletmiĢtir. Sürrealizm yerleĢik olana karĢı koyar (Boynukara 1997: 86). Ġkinci Yeni de yerleĢik Ģiir düzenine karĢı koyar. Özellikle kapalılık ve otomatizm Ġkinci Yeni Ģiiri üzerinde yapılan araĢtırmalarda üzerinde durulan en önemli hususlar olmuĢtur. Ġkinci Yeni Ģiirinin de sürrealizme meyilli olması nedeniyle Ģairler göz imgesini Ģiirlerinde farklı Ģekillerde kullanmıĢlardır. Cemal Süreya‟nın Ben nerde bir çift göz gördümse Tuttum onu güzelce sana tamamladım (Cemal Süreya 2004: 19) veya Marc Chagall‟ın “The House with the Green Eye” tablosuna gönderme yapan (Ergülen 2011) Ģu dizesi göz imgesi açısından değerlidir: “Gözleri göz değil gözistan” (Cemal Süreya 2004: 37) Ġsmet Özel‟in “Ils Sont Eux Lyrics” Ģiirinde gözle ilgili yepyeni bir imgelem vardır. “Ağır ceza reisi duruĢmaya girerken safir bir göz yapıĢıyor yakasına (…) Safir göz görünmüyor yargıca” (Özel 2011: 211) Buradaki göz imgesinin kesin bir anlama iĢaret ettiğini iddia etmek yanılgı olacaktır. ġüphesiz ki imgenin en büyük özelliği de budur. Ġmge, bir metni gerektirdiği gibi onu okuyanın algı durumuna da ihtiyaç duyar. Yine Cemal Süreya‟nın sinema sanatından eserlerine yansımıĢ bazı ifadeleri de bulunmaktadır. Fred Zimmermann‟ın A Hat Full of Rain (1957) adını taĢıyan filmin adıyla Cemal Süreya‟nın 1976‟da kitaplaĢtırdığı nesirlerinin adı olan Şapkam Dolu Çiçekle arasında analojik bir bağ vardır. Cemal Süreya‟nın “Beyit” adlı Ģiirinde Marc Chagall‟in “I and the Village” tablosundan esinlendiğini gösteren dizeler bulunur (Karaca 2010: 305). Edip Cansever, öteden beri resim ve sinemaya ilgi duyar (Dirlikyapan 2003: 90-91). Dolayısıyla Türkiye‟de ciddi bir Ģekilde yaygınlaĢmaya baĢlayan sinema sanatının Ģiir üzerindeki etkisi de kaçınılmazdır. Modern çağ, elbette insanın bütün duyularıyla ilgili teknik bir atılımı yansıtır. Ġkinci Yeni‟nin sinema sanatıyla kurduğu ilgi muhakkak ki baĢka bir külliyetli araĢtırmanın konusudur. Ġkinci Yeni Ģairleri arasında en çok tartıĢılan isimlerin baĢında gelir. ġüphesiz ki bunda etkili olan en önemli neden, Ģiirlerinin güçlü bir biçim ve içeriğe sahip olmasıdır. Bizi böyle bir çalıĢmaya yönlendiren neden ise Edip Cansever‟in Ġkinci Yeni dönemi Ģiirlerinde göz sözcüğüne Edip Cansever’in Şiirlerinde Göz İmgesi 1781 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 çokça yer vermesidir. Bunu yaparken Cansever‟in Ģiir sanatındaki değiĢim ve dönüĢümleri ortaya koymak için ilk dönem Ģiirlerini de ele alacağız. ÇalıĢmamızda Cansever‟in 1944‟ten 1964‟e kadar, yani Ģiirlerinin ilk döneminden baĢlayarak özellikle Ġkinci Yeni‟nin yoğun olarak gündemde olduğu döneme kadar bastırmıĢ olduğu Ģiir kitapları incelenecektir. İlk Şiirlerinde Göz İmgesi Edip Cansever, konuĢmayı sevmez. Poetikası üzerine yazdığı yazılar sınırlıdır. ġiir poetikası, yazdığı Ģiirlerinden yola çıkılarak rahatlıkla saptanabilir. Edip Cansever‟in poetik tutumunu göz biçimlendirir (Doğan 2006: 107). Yine aynı araĢtırmacı onun Ģiirleri için “göz bankası” der. Edip Cansever, Ġlk dönem Ģiirlerinde göz sözcüğünü çoğunlukla deyim içerisinde kullanır. Bu deyimler, halkın günlük konuĢma dilinde frekansı yüksek olanlarıdır. Ġlk Ģiirlerinde Garip hareketinin üslubu egemendir. Bunlar, genellikle İkindi Üstü‟nde yayımlanırlar. “AkĢamları parklar tenhalaĢır, Gözleri gülerdi kızların” (Sıcak Haziran Geceleri, İkindi Üstü, s.27) İkindi Üstü‟ndeki Ģiirlerde söz konusu olan göz sevgiliye aittir. Bunlar aĢk dolu olması, mutluluğu ve güzelliğiyle dikkati çeker. Sıradan insanların mutluluğu gözlerine yansımıĢtır. “AkĢama Doğru” Ģiirinde sıradan insanın anlatımı vardır. Gözler mutluluğu çağrıĢtırır: “Yüzünün bütün çizgileri aydınlıktı Gözlerinin içi, saçları da. (…) AkĢam demekti pastacının caddeden geçmesi, Gözleri de yıldızlar gibi ıĢıldardı.” (AkĢama Doğru, İkindi Üstü, s.29) “Ali‟nin Yüzü” , “Berbere Bak” ve “Dirlik Düzenlik” Ģiirlerinde göz deyim içerisinde yer alır. Bu Ģiirlerdeki göz, mecaz anlamla var olur. “Öyle ki yoluna çıkana âĢık Tanrıya âĢık insan gücüne âĢık San pestile at koĢumuna Gözünün tuttuğu her Ģeye âĢık” (Ali‟nin Yüzü, Dirlik Düzenlik, s.67) “Aç gözünü bak yüzüme Ben kimim bil bakalım” (Berbere Bak, Dirlik Düzenlik, s.78) “ĠĢte bu yüzden arayı bozdum Dünyalar gözükmedi gözüme Nelere dadandım o yüzden Mehtaba alıĢtım pisi pisine” (Dirlik Düzenlik, Dirlik Düzenlik, s.88) Edip Cansever‟in ilk Ģiirlerinde göz sözcüğü, gündelik dilin bir parçası olarak yansıtılır. Bunda etkili olan temel neden ise onun henüz Garip hareketinin etkisiyle eser vermesidir. 1782 Ferhat KORKMAZ Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 İkinci Yeni Dönemi Şiirlerinde Göz İmgesi Edip Cansever‟in Ġkinci Yeni döneminde yazdığı Ģiirlerinde göz sözcüğü, ilk dönem Ģiirlerine göre bambaĢka anlamlar kazanmaya baĢlar. Cansever, baĢta Yerçekimli Karanfil (1957) adlı Ģiir kitabı olmak üzere göz imgesini, Louis Buñuel‟in filminde ve Salvador Dali ile Pablo Picasso gibi sürrealistlerin tablolarındaki anlamı anımsatacak bir biçimde kullanır. Edip Cansever, göz sözcüğünü insana acı veren bir organ durumuna sokar ve parçalanmıĢlığın en çok yansıdığı bir imge haline getirir. Bu tavrını Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961) ve Tragedyalar (1964)‟da sürdürür. 1 Bakmaktan ve görmekten kaynaklanan çok gözlülük, Edip Cansever‟in poetikasının temel kavramlarındandır (Dirlikyapan 2003: 98). Edip Cansever‟in göz imgesini bilinçaltı kuyusunun kapağı olarak kullanmaya baĢladığı ilk Ģiiri “Ey” (Cansever 2011: 93-94) adını taĢır. ġiirde altı defa göz sözcüğüne yer verilir. Bu kullanımlar her defasında yeni anlamlarla karĢımıza çıkar. “Bu sanki niye durduğumuz mu? açıkken seviĢme bölgeleri Ay, pencere, göz siz git ey” (Ey, Yerçekimli Karanfil, s.93) Nesneler dünyasında bir unsur olarak kullanılan göz, ay ve pencereyle birlikte anılmaktadır. “Kim bilir neyi saldığımız bu da; yalnızlığımız gel Yırtıcı kuĢları mı gözlerimizin? onlar mı bu sürüylen?” (Ey, Yerçekimli Karanfil, s.94) Gözlerin yırtıcı kuĢları, yine insanın bilinçaltı derinliğini yüklenir. ġair bu dizelerin devamında bu imgeye kısmen de olsa açıklık getirir. Sevda ve arzu biçiminde yansıtır: “Yoksa onlar mı iĢte seninle seviĢme biçiminde? Oysa sevgimiz yerde; kara sevda sen uç ey” Sen usul, ben yavaĢ, kime yaraĢır bu sessizlik? Kim biner bu gemiye insandan kıyılar yapılırken Yetmez mi dalgası vursundu azıcık gözlerimize Gözlerin gözlerime; siz bak ey!” (Ey, Yerçekimli Karanfil, s.93) “Ey” Ģiirinin son dörtlüğünde Edip Cansever, “çok gözlü deliĢmen” sıfat tamlamasını kullanır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, göz imgesi bilinçaltının bir sözcüsü haline getirir. Onu konuĢturur. Her yanı “görmeler” ya da “bakmalar” kaplamıĢtır. ġair gözlerinden ve dolayısıyla bakmaktan acı duyar: Bu parçalanmıĢlığın önemli bir göstergesidir. Elin ya da gözün çoğullanması veya insanın baĢka bir organ parçacığının gerçek sayısından fazla olması resmin Ģiire yansıyıĢı olarak değerlendirilebilir. “Benim, bu çok elli, bu çok gözlü deliĢmen Çok bildim sana yaraĢır olmayı günlerce ġunu sevdim, Ģuna özendim, Ģununla yetindim sonunda 1 Mehmet Can Doğan (2006), Edip Cansever‟in parçalanmıĢlık temasını sonraki dönem Ģiirlerinde de sürdürdüğünü ve parçalanmıĢ insanın kendisi olduğunu vurgular (104). Edip Cansever’in Şiirlerinde Göz İmgesi 1783 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 Ben miyim Ģimdi nerede? ben çok ey” (Ey, Yerçekimli Karanfil, s.94) Edip Cansever (2011), “Kesin” adlı Ģiirinde göz ve balık sözcüklerini aynı anda kullanır. Balık göz fotoğraf sanatında kullanılan bir çekim metodudur. Belli bir görüĢ perspektifini yansıtır. Bu görüĢ açısı daireseldir. Modern çekim araçlarında “fish-eye view” denilen bu bakıĢ açısının Cansever sıklıkla kullanır. ġiirlerinde dıĢ dünyaya dairesel bir bakıĢ vardır. Bir çekim tekniği olan “balık-göz”, dönemin yerli ve yabancı sinemasında sıklıkla kullanılan bir çekim metodu olur. “Gözlerim bir balığın onu tutma denizlerinde Gözlerim bir balığın. Bir balık ellerimde, Balıktan bir göz ellerimde; Kirpiksiz, tuzlu, kesin BakıĢları günlerce.” (Kesin, Yerçekimli Karanfil, s.95) Edip Cansever göz ve balık sözcüklerini birlikte kullanmaktan hoĢlanır. “Alüminyum Dükkân” adlı Ģiirinde de bunu yapar: “Bir göz atıyorum denize Çın çın ötüyor balıklar (Alüminyum Dükkân, Yerçekimli Karanfil, s.111) Cansever‟in Ģiirlerinde göz sözcüğünün acı çekmenin bir aracı haline getirildiğini yukarıda söylemiĢtik. AĢağıda vereceğimiz “Yangın” Ģiirinde de yine bu acı duyumu yansıtılmıĢtır. Gözlerin acı çekmesi Ģairin hoĢuna gider. Burada herhangi bir organını kesme Ģeklinde tezahür eden sadomazoĢist bir tavırla karĢı karĢıya kalıyoruz. Ahmet Oktay (2008), Cansever‟in bu tutumunun Tragedyalar‟da belirgin olduğunu vurgular: “Tragedya V‟te de, Ruhi Bey‟de de bastırılmıĢ ve sapkınlaĢmıĢ cinsiyet, kendini saldırganlık, acı çekme ve acı çektirme biçimlerinde ortaya koyar.” (s.459). “Sonra da boyadığı, ne demeli sonra da kestiği Korkum yok; ben güpegündüz rakılar boğazlıyorum Gözlerimi batırıyorum ıstakozlara Oh ne güzel! ġiĢenin de bir anlamı oluyor böylece Kim konuĢuyor? Ben konuĢmuyorum.” (Yangın, Yerçekimli Karanfil, s.99) Edip Cansever‟in “Bakmalar Denizi” Ģiiri görme duyusunun acı veren ve bilinçaltını yoklayan durumu ön plandadır. Esasında Edip Cansever bu Ģiirde, görme ve göz mefhumlarını ayrıntılı bir Ģekilde sunar: “Bakmalar görüyorum bütün gün türlü bakmalar Pencere bakması, sabahlar bakması, yeĢil otlar bakması Hepsi de beni buluyorlar, hepsi de bir yağmur uysallığında Gördüm suyun ki yumuĢak, gördüm ağacın ki katı Gördüm ama Ģey! gördüm ama nasıl! gördüm ama bu kadar Göz!.. 1784 Ferhat KORKMAZ Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 Aynı bir gözler denizi, aynı bir o kadar canlı.. (Bakmalar Denizi, Bakmalar Denizi, s.123-124) Dirlikyapan (2003), bu Ģiirde Edip Cansever‟in 14 kez “göz”, 12 kez “bakma”, 8 kez de “görme” sözcüklerini” (92-93) kullandığını dile getirir. ġair bakmaktan yorulur, bilinçaltı bütün yönleriyle ortaya çıkar. Otomatizm nedeniyle Ģair hiçbir Ģeyi kontrol edememektedir. Bütün görüntüler, âdeta Ģaire saldırır. Burada Ģairin ruhu kaotik bir dünyayla karĢı karĢıya kalır. Ġçe eğilen insanın iç âleminin sonsuz geniĢlemesi durumu Cansever‟in birçok Ģiirinde söz konusudur. Nitekim Ahmet Oktay (2008) da Edip Cansever‟in “ikinci Yeni Dönemi” olarak adlandırdığımız kapsamda ele alınan Ģiirlerinin insanı sorunsallaĢtırdığını dile getirir (454). “Kaybola” Ģiirinde de bu içe bakıĢın anlatımı vardır: “ġimdi bir gizliyi kovuĢturuyor Gözlerinden içeriye üç kiĢi Deli ediyor onları mısralarımda Bir karanfil az Bir karanfil çoğala çoğala.” (Kaybola, Yerçekimli Karanfil, s.116) Cansever‟de göz zaman zaman çıkarılıp takılan, alınıp satılan, götürülüp getirilen bir nesne haline de gelir. “Sanki hiçbir Ģey uyaramaz Ġçimizdeki sessizliği Ne söz, ne kelime, ne hiçbir Ģey Gözleri getirin gözleri!..” (Gözleri, Bakmalar Denizi, s.122) “Borazan” adlı Ģiirde de Ģairin bu tutumuyla karĢılaĢılır. “Sizin bir çift göz olan o Ģeyleri taĢıdığınız gibi Bir borazan taĢırdı; ta-tarata, ti-tiriti (…) O çalsın gözlere Ģenlik, akınıp giderdi baĢka dünyalar” (Borazan, Bakmalar Denizi, s.127) ġair, gözlerini içe yöneltir. DıĢ dünyayla bağlantısı kesilir. Edip Cansever, yaĢama sevinciyle dolu ilk dönem Ģiirleri hariç, Ģiirlerinde yer alan kahramanlarını bir türlü mutlu kılamıyor. Kahramanlarının dünyası, “acının, korkunun, yalnızlığın, ölümün hep yeniden, yeniden algılanabileceği, yaĢanabileceği” (Oktay 2008: 469) bir dünya olup çıkmaktadır. Bu yüzden alkol ve oyuna sarılır. Bütünün bir parçası olan göz, huzursuz iç âleme tıpkı bir nesne gibi fırlatılır: KarıĢık olduk bir süre. Gözlerimizi Sallantılı bir denize bırakır gibi içimize bıraktık” (Tragedyalar- V, Tragedyalar, s.362) Edip Cansever, dördüncü Ģiir kitabı olan Umutsuzlar Parkı (1958)‟nda göz ve görme yine acı çekmenin ve parçalanmıĢlığın bir aracıdır. ġair göz ile içe baktığını zaten saklamaz. Göz, neĢenin ve zevkin adresi değildir. Ancak huzursuz iç âlemi dalgalandıran bir rüzgâr gibidir. Edip Cansever‟in Ġkinci Yeni döneminde yazdığı Ģiirlerde göz organı, halüsinatik yapısının bir yansıması olarak ortaya çıkar. Gerçeküstücü anlayıĢın kabul ettiği bir tarzda vardır onun Ģiirlerinde: “… Edip Cansever’in Şiirlerinde Göz İmgesi 1785 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 kabuslar, sanrılar (hallucinations), patolojik durumlar, umutsuz kötümserlikler” (Rosenthal ve Yudin 1980: 186) sürrealist sanatın önemli ayrım noktalarıdır. Yalnızlık, parçalanmıĢlık, yabancılaĢma, dıĢlanma gibi durumlarda söz konusu olur göz sözcüğü. Edip Cansever, “…öyleyse bu ikili „ben‟i daha doğrusu bölüne bölüne ayrıcalığını, kimliğini yitirmekte olan ben‟i Ģiire aktarmak” (Cansever 2009: 127) amacında olduğunu dile getirmiĢtir zaten. Neticede Ģair, gözünün kontrolünü yitirir: Kim ne derse desin en iyisi Gözleri durduramıyoruz ĠĢte bu kadar” (Çember, Umutsuzlar Parkı, s.151) Göz, sözün ulaĢamadığı her yere ulaĢır. Anlatılamayan ve anlatılmak istenmeyen pek çok Ģey göz vasıtasıyla ortaya çıkar. ġair, gözlerinden hareketle ruhsal durumunun anlaĢılmasını “Umutsuzlar Parkı” adlı Ģiirinde istemez. Daha önceki Ģiirlerinde ruhsal durumunu açıkça ortaya koyan Ģair, sonraki Ģiirlerinde bu tavrından uzaklaĢır. Gözleri onu ele verir ve bundan rahatsızdır: Evet bir de cins tuzaklar kurmuĢuz gözlerimize Tuzaklar, ve sanırım herkesin iĢi bizi anlamak” (Umutsuzlar Parkı, Umutsuzlar Parkı, s.172) Cansever, gözün saklanması gerektiğini düĢünür. Nitekim KapalıçarĢı‟daki antikacı dükkânını arkadaĢı iĢletir. O dükkânın ikinci katında, insanlardan uzak bir Ģekilde kendini sanatına verir (Cansever 2000: 30): “Bu gözler onunla az mı yaĢadınız gözleri Bu dudaklar onunla az mı seviĢtiniz Bana kalırsa gözleri saklamalı Eliniz yok mu, bastonla iĢ görmeli Ya da boĢluğa takılmıĢ bir eldiven Asılın, kurtarın hemen Az Ģey mi kurtarıp rahat etmek Ellerle gözleri.” (Amerikan Bilardosuyla Penguen, Umutsuzlar Parkı, s.139) ġair kendi gözlerini kaçırdığı gibi, kendini ustaca süzen ve ruhsal durumunu anlamaya çalıĢan gözlerin de farkındadır. Avcı benzetmesini kullanır bu durum için. O gün bugündür iĢte –ben meselâ Çok usta bir avcının gözleri karĢısında” (Umutsuzlar Parkı, Umutsuzlar Parkı, s.166) Edip Cansever, göz imgesini parçalanmıĢlık kavramı açısından kullanır. ġairini kiĢiliği yalnızlıktan ötürü gittikçe küçülürken göz organına ihtiyacı kalmaz. ġair onları tıpkı bir nesne gibi ormana asar. “ormana göz asmak” yepyeni bir imajdır: “Bir kiĢi bile değilim yalnızlıktan Gözlerim ormanlara asılı” (Ben bu kadar değilim, Petrol, s.213) Gözler neye sarılacağın bilmez. Rüzgârda savrulan yaprak gibidir. Bazen duvarlarda gezinir göz: 1786 Ferhat KORKMAZ Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 Duvara alıĢtırıyorum gözlerimi – siz nesiniz duvarlar? Hiiiç! sadece duvarız biz” (Umutsuzlar Parkı, Umutsuzlar Parkı, s.183) Edip Cansever‟in Ģiirlerde göz ve boĢluk veya gözün bir noktaya sabitlenmesi sıklıkla karĢılaĢılan bir durumdur. ġair yeri geldiğinde gözü boĢluğu temsil eden bir enstrüman olarak kullanır: “Gözler mi tavana dikili; hayır; pencereye Yağmalar, sürgünler, yangınlar içinde Çünkü bu boĢluk; tüneller, çukurlar, kapkacak ağızları” (Çoğullama, Umutsuzlar Parkı, s.186) “Bedevi” Ģiirinde de boĢluk fikri vardır: “Gözlerimin ıssız, donuk, kahverengi kentinde” (Bedevi, Nerde Antigone, s.229) Ya da gözler bir noktaya takılıp kalmaktadır. Donuk göz, bozulan psikolojinin yansımasıdır. Öte yandan uzaklara bakmakla Ģair daralan iç âlemini geniĢletmek istemektedir: “Oysa bir sığıntıydım çok uzaktan bir gülmeye Yalvaran gözleriyle açılmıĢ açıldıkları kadar Ya da bir tilki avında kim bilir kimin inceliği. Gözleri, ufukta bir yerdi iĢte gözleri…” (Umutsuzlar Parkı, Umutsuzlar Parkı, s.171) Edip Cansever‟in Ģiirlerinde hayvan gözleri de kullanılan bir imge haline gelmiĢtir. Bunlardan bazıları sevinç kaynağı olarak yansıtılırken bazıları da zevk aracı olarak kullanılmıĢtır. Gözün “deli hayvan” olarak kullanılması dikkati çeker: “Çok gördüm bir kadındır atlanıp gözlerinden Göz, o benim en deli hayvanımdır Bir fiildir ne zaman, durakalmıĢ bir fiil Ucuza yaralanmıĢ, vurulmuĢ serserilikten Gözdür, kim ne derse desin, bütün aĢkların en serserisi Karasız, durgun ve küçülmüĢ bunca serüvenden AĢk En bitirim acılarda en dayanıklı büyüyen.” (Acı Bahriyeli, Petrol, s.210) Görme ve iĢitme duyuları hayvanlarda ortakmıĢ gibi yansıtılır. Ya da Ģiir ikisini birlikte görmek ister: “Bir kuĢ da gözlerine uygulanmıĢ sesiyle Öter durur kıyısız boĢ saatleri” (SeviĢen, Nerde Antigone, s.234) Göz, baĢka bir yerde yaĢamanın ve alıĢkanlığın önemli bir parçasıdır: Edip Cansever’in Şiirlerinde Göz İmgesi 1787 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 “Ve Siirtli iki göz dünyaya alıĢmak için yoruluyor Bu yüzden horozlarım dövüyor (…) SokulmuĢ geleceğe bile Fikirleri yüzünden Siirtli iki göz…” ġair, görme duyusunun yitiminden korkmaktadır. Çünkü görme duyusunun kaybı boĢluğa bütünüyle yuvarlanmak olacaktır: “Kaskatı bir intiharı, yok yerden bir cinayeti Bir seviĢmeyi… o benim yapayalnız gözlerime fırlatıyorlar Hıh!.. iĢte bunlar da kendi gözleri KızarmıĢ aĢklarıyla kendi gözleri Her gün bir o kadar görmeyle kayboluyorlar Ve dalgın bir bakıĢta yansıtıp yürekleri Kayboluyorlar bir bir Öyle ki –ben diyelim- yeniden bulmak için onları Yeniden bulmak için Çırpınıp duruyorum dört duvarında kendimin.” (Ne Gelir Elimizden Ġnsan Olmaktan BaĢka, Nerde Antigone, s.256) Edip Cansever, görmeyi bütün duyularının üstünde tutar, ayrı bir yere koyar. Ġnsan ne olursa olsun görebilmesinin yeterli olduğunu dile getirir: “Ne çıkar ustaymıĢ, erginmiĢ uzağı görmekte gözleri” (Salıncak, Nerde Antigone, s.243) Edip Cansever, Ģiirlerinde göz sözcüğünü genel olarak çoğul biçimiyle kullanır: “Edip Cansever‟in neredeyse bütün Ģiirlerinde “göz”e ya da “bakma”ya iliĢkin bir vurgu vardır. Bu, kimi zaman herhangi bir duyunun göze uygulanmasıyla, kimi zaman da görüntülerin yan yana geldiği izlenimini uyandıran ve “çok gözlülük” olarak nitelendirebileceğimiz bir “üç boyutluluk” Ģeklinde yapılır.” (Dirlikyapan 2003: 92). Çoğulluk ikiyi aĢacak hüviyettedir. Kastedilen göz ikiden fazladır. Her yanı göz istila etmiĢtir. Her yanda gözün olması, gözetlenmeyi iĢaret eder. Yine Dirlikyapan (2003), Cansever‟in “analitik kübizm”den yararlandığını ve nesneleri üç boyutlu olarak konumlandırdığını dile getirir (93). (Foucault (2007), gözetlemenin modern hapishane olgusunu ortaya çıkaran faktör olduğunu söyler (85-105). Edip Cansever‟in Ģiirlerinde, hapishanedeymiĢ gibi gözetlendiği izlenimi vardır. Ruhu kendisini gözetleyenlerin tutsağıdır âdeta: “Bu kimin duruĢu, bu sizin en gülmediğiniz saatlerde Her cümlede iki tek göz, bu kimin” (Umutsuzlar Parkı, Umutsuzlar Parkı, 160) Edip Cansever‟in Ģiirindeki gözlerin ikiden fazla olması direkt anlatımla değil; sezdirilerek yapılır. “Belki bir sevme olayında kayıp 1788 Ferhat KORKMAZ Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 Bakınca anlaĢılır gözlerimin çokluğu ġarabıma gidiyorlar tek kelimeyle” (Ay Kırmızı Aylar Kırmızılar, Petrol, s.218) Edip Cansever‟in Ġkinci Yeni dönemi olarak adlandırdığımız ve 1957-1964 yılları arasında yayımlanmıĢ Ģiir kitaplarında, göz imgesi çoğunlukla parçalanmıĢlık ve yabancılaĢma anlamlarını yansıtır. Göz organı iki sayısını aĢkın çoğullukta kullanılmıĢtır. Sonuç ÇalıĢmamızda yaptığımız incelemeler sonucunda, Edip Cansever‟in ilk dönem Ģiirlerinde göz sözcüğü, genellikle deyim anlamıyla kullandığını saptadık. Sevgilinin gözleri, aĢkı tarif eder. Göz ile aĢk arasında bir paralellik kurulur. ġairin Ġkinci Yeni dönemi olarak adlandırılan 1957-1964 yılları arasında çıkan Ģiir kitaplarında, göz sözcüğünün parçalanmıĢlık, yalnızlık, bilinçaltı ve yabancılaĢma gibi temaları belirginleĢtirdiği saptandı. ġair, zaman zaman göz sözcüğü üzerinde oyunlar oynar, gözü bir insan organı olmaktan çok bireysel durumların ifade aracına dönüĢtürür, tıpkı bir nesne gibi çıkarıp bir yerlere asar veya yola fırlatır. ġair izlenmekten sıkılır, gözlerinin içsel atmosferini yansıtmasından korkar. BaĢkasının kendi gözleri üzerine iktidar kurmasından kaçınır. Göz imgesi, Cansever‟de zamanla bir mahremiyet halini alır. Cansever, Ġkinci Yeni hareketinin tavsamaya baĢlamasından sonra da göz imgesine yer vermeye devam eder. Çağrılmayan Yakup (1969), Kirli Ağustos (1970) ve Sonrası Kalır (1974) adlı eserlerinde Ģiirleri toplumsal bir nitelik kazansa da göz sözcüğünü yine parçalanmıĢlık, yabancılaĢma, yalnızlık gibi temaların etrafında kullanmayı sürdürür. KAYNAKÇA BERK (2001), Ġlhan, Eşik, YKY, Ġstanbul. BOYNUKARA (1997), Hasan, Modern EleĢtiri Terimleri, Boğaziçi Yayınları, Ġstanbul. BU ÑUEL(1929), Louis, Un Chien Andalou [Film], Paris: Duverger. CEMAL SÜREYA (2004), Sevda Sözleri, YKY, Ġstanbul. CANSEVER (2000), Edip, Gül Dönüyor Avucumda, Adam Yayınları, Ġstanbul. CANSEVER (2009), Edip, Şiiri Şiirle Ölçmek – Şiir Üzerine Yazılar, Söyleşiler, Soruşturmalar, Haz. Devrim Dirlikyapan, YKY, Ġstanbul. CANSEVER (2011), Edip, Sonrası Kalır I, YKY, Ġstanbul. CEMAL SÜREYA (2004), Sevda Sözleri, YKY, Ġstanbul. CHAGALL (1944), Marc, The House with the Green Eye, [Tablo]. ÇELEBĠ (1993), Asaf Halet, Om Mani Padme Hum, Adam Yay., Ġstanbul. ÇIKMAN (2006), Zeki, Folklorumuzda ve Edebiyatımızda Göz, Kaknüs Yayınları, Ġstanbul. DALI (1949), Salvador, The Eye of Time, [Tablo]. DĠRLĠKYAPAN (2003), Murat Devrim, “Ġkinci Yeni DıĢında Bir ġair: Edip Cansever”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Bilkent Üniversitesi: Ankara DOĞAN (2006), Mehmet Can, Şair Sözü, (e-kitap), YKY, Ġstanbul. ERGÜLEN (2011), Haydar, “Gözistan Sultanı: Türkan ġoray”, Sabitfikir, Ġstanbul. Edip Cansever’in Şiirlerinde Göz İmgesi 1789 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 FOUCAULT (2007), Michel, İktidarın Gözü Seçme Yazılar -4, Çev. IĢık Ergüden, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul. HANÇERLĠOĞLU (1970), Orhan, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitabevi, Ġstabul. HOMEROS (2010), Odysseia, Can Yayınları, Ġstanbul. KALKIġIM (1994), Muhsin, Şeyh Galib Divanı, Akçağ Yayınları, Ankara. KANIK (2002), Orhan Veli, Adam Yayınları, Ġstanbul. KARACA(2005), Alaattin, İkinci Yeni Poetikası, Hece Yayınları, Ankara. KARACA (2010), Alaattin, “Ġkinci Yeni ġiiri ve Resim”, Turkish Studies, Vol: 5/2, ss.281-312 KORKMAZ (2010), Ferhat, İkinci Yeni Limanı Pazar Postası, Bizim Büro Yayınları, Ankara KORKMAZ (2011), Ferhat, “Edip Cansever‟in ġiir Hakkındaki GörüĢleri”, New World Science Academy, C:6, S.4, 2011, ss.857-868 OKTAY (2008), Ahmet, Ġmkânsız Poetika Bütün Yapıtlarına Doğru ġiir Yazıları, C:2, Ġthaki Yayınları, Ġstanbul ÖZEL (Ekim 2011), Ġsmet, Erbain, ġule Yayınları, Ġstanbul ÖZKIRIMLI (1982), Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, C.3, Cem Yayınları, Ġstanbul PALA (2004), Ġskender, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Kapı Yayınları, Ġstanbul PICASSO (1938), Pablo, Girl with Red Beret, [Tablo] ROSENTHAL-YUDĠN(1980), M.,P., Materyalist Felsefe Sözlüğü, Sosyal Yayınları, Ankara TANPINAR (1988), Ahmet, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Çağlayan Kitabevi, Ġstanbul TURANĠ (1997), Adnan, Dünya Sanat Tarihi, Remzi Kitabevi, Ġstanbul UÇ (2009), Himmet, Tevfik Fikret’in Psikobiyografisi, Bizim Büro Yayınları, Ġstanbul ZIMMERMANN (1957), Fred, A Hatful of Rain,[Film], 20th Century Fox, USA